Sözler | Otuzİkinci Söz | 627
(590-652)
ÜÇÜNCÜ MEVKIF


Şu üçüncü mevkıf iki noktadır. O da iki mebhastır.

BİRİNCİ MEBHAS


sırrınca: Herşeyden Cenâb-ı Hakk’a karşı pencereler hükmünde çok vecihler var. Bütün mevcûdâtın hakaikı, bütün kâinatın hakikatı; Esmâ-i İlâhiyyeye istinad eder. Herbir şeyin hakikatı, bir isme veyahut çok Esmâya istinad eder. Eşyadaki sıfatlar, san’atlar dahi, herbiri birer isme dayanıyor. Hattâ hakikî fenn-i hikmet, “Hakîm” ismine ve hakikatlı fenn-i tıp “Şâfi” ismine ve fenn-i hendese “Mukaddir” ismine ve hâkezâ... Herbir fen, bir isme dayandığı ve onda nihayet bulduğu gibi, bütün fünun ve kemâlât-ı beşeriyye ve tabakat-ı kümmelîn-i insânîyyenin hakikatları, Esmâ-i İlâhiyyeye istinad eder. Hattâ muhakkikîn-i evliyanın bir kısmı demişler: “Hakikî hakaik-i eşya, Esmâ-i İlâhiyedir. Mâhiyet-i eşya ise, o hakaikın gölgeleridir...” Hattâ birtek zîhayat şeyde, yalnız zâhir olarak yirmi kadar Esmâ-i İlâhiyyenin cilve-i nakşı görünebilir. Şu ince ve dakik ve pek büyük ve geniş hakikatı, bir temsil ile fehme takribe çalışacağız. İki üç ayrı ayrı elek ile elemek sûretinde tahlil edeceğiz. Ne kadar uzun beyân etsek yine kısadır. Usanmamak gerek. Şöyle:

Nasılki gayet mâhir bir tasvirci ve heykeltraş bir zât, gayet güzel bir çiçekle ve insân cins-i lâtifinden gayet güzel bir hasna’nın sûret ve heykelini yapmak istese; evvelâ, o iki şeyin umumî şekillerini bâzı hatlarla tâyin eder. Şu tayini, bir tanzim iledir, bir takdir ile yapıyor. Hendeseye istinaden hudud tâyin ediyor. Şu tanzim ve takdir, bir hikmet ve ilim ile yapıldığını gösteriyor ki, tanzim ve tahdid fiilleri, ilim ve hikmet pergeliyle dönüyor.

Səs yoxdur