Sözler | OtuzÜçüncü Söz | 657
(653-690)

Şimdi, ey sersem münkir! Haydi bunu ne ile izah edersin! Senin gibi sersem, âciz, câhil tabiatla mı! Veyahut hadsiz derece hatâ ederek o Sâni’-i Mukaddes’e “Tabiat” ismini verip onun mu’cizât-ı kudretini, o tesmiye bahanesiyle tabiata isnad edip, bin derece muhali birden irtikâb etmek mi istersin!

Altıncı Pencere


Şu âyet, vücûb ve vahdeti gösterdiği gibi, bir ism-i âzamı gösteren gayet büyük bir penceredir.


İşte şu âyetin hülâsat-ül-hülâsası şudur ki: Kâinatın ulvî ve süflî tabakatındaki bütün âlemler ayrı ayrı lisanla birtek neticeyi, yâni birtek Sâni’-i Hakîm’in Rububiyyetini gösteriyorlar. Şöyle ki: Nasıl, göklerde (hattâ Kozmoğrafyanın îtirafıyla dahi) gayet büyük neticeler için gayet muntâzam hareketler, bir Kadîr-i Zülcelâl’in vücûd ve vahdetini ve kemal-i Rububiyyetini gösterir. Öyle de: Zeminde bilmüşâhede (hattâ Coğrafyanın şehadetiyle ve ikrarıyla) gayet büyük maslahatlar için mevsimlerdeki gibi gayet muntâzam tahavvülâtlar dahi, aynı o Kadîr-i Zülcelâlin vücûb ve vahdetini ve kemâl-i Rububiyyetini gösterir. Hem nasıl berr’de ve bahr’de kemâl-i rahmet ile rızıkları verilen ve kemâl-i hikmet ile muhtelif şekiller giydirilen ve kemâl-i Rububiyyetle türlü türlü duygularla teçhiz edilen bütün hayvanat, birer birer yine o Kadîr-i Zülcelâl’in vücûduna şehadet ve vahdetine işaret etmekle beraber, heyet-i mecmuasıyla gayet geniş bir mikyasta âzamet-i Ulûhiyyetini ve kemâl-i Rububiyyetini gösterir. Öyle de: Bağlardaki muntâzam nebâtat ve nebâtatın gösterdikleri müzeyyen çiçekler ve çiçeklerin gösterdikleri mevzun meyveler ve meyvelerin gösterdikleri müzeyyen nakışlar, birer birer yine o Sâni-i Hakîm’in vücûduna şehadet ve vahdetine işaret etmekle

beraber külliyetleriyle gayet şa’şaalı bir sûrette cemâl-i rahmetini ve kemâl-i Rububiyyetini gösterir. Hem nasıl cevv-i semâdaki bulutlardan mühim hikmetler ve gayeler ve lüzumlu faideler ve semereler için tavzif edilen ve gönderilen katreler, katreler adedince yine o Sâni-i Hakîm’in vücûbunu ve vahdetini ve kemâl-i Rububiyyetini gösterir. Öyle de: Zemindeki bütün dağların ve dağlar içindeki madenlerin ayrı ayrı hasiyetleriyle beraber ayrı ayrı maslahatlar için ihzâr ve iddiharları, dağ metânetinde bir kuvvetle yine o Sâni-i Hakîm’in vücûb ve vahdetini ve kemâl-i Rububiyyetini gösterir.

Səs yoxdur