Sözler | Lemeât | 740
(691-746)

İşte neticeye gireriz. Evet dehâ-yı fennî: Evvelki iki yoldur ona meslek ve mezheb. Fakat hüda-yı Kur’anî: Üçüncü yoldur, onun sırat-ı müstakîmi îsal eder o bizi.


• • •

Hakikî Bütün Elem Dalâlette, Bütün Lezzet İmândadır.
Hayal Libâsını Giymiş Muazzam Bir Hakikat

Ey yoldaş-ı hüşdâr! Sırât-ı müstakimin o meslek-i nuranî, mağdub ve dâllînin o tarîk-ı zulmanî, tam farklarını görmek eğer istersen ey aziz,

Gel vehmini ele al, hayâl üstüne de bin, şimdi seninle gideriz zulümat-ı ademe. O mezar-ı ekberi, o şehr-i pür-emvâtı bir ziyâret ederiz.

Bir Kadîr-i Ezelî, kendi dest-i kudretle bu zulümat kıt’adan bizi tuttu çıkardı, bu vücûda bindirdi, gönderdi şu dünyaya; şu şehr-i bî-lezâiz.

İşte şimdi biz geldik şu âlem-i vücûda, o sahra-yı hâile.Gözümüz de açıldı, şeş cihette biz baktık; evvel istîtafkârane önümüze bakarız.

Lâkin beliyyeler, elemler önümüzde düşmanlar gibi tehacüm eder. Ondan korktuk, çekindik. Sağa sola, anâsır-ı tabâyia bakarız, ondan meded bekleriz.

Lâkin biz görüyoruz ki, onların kalbleri kasiyye, merhametsiz. Dişlerini bilerler, hiddetli de bakarlar; ne naz dinler, ne niyaz!

Muztar adamlar gibi me’yusane nazarı yukarıya kaldırdık. Hem istim-dadkârane ecrâm-ı ulviyyeye bakarız; pek dehşetli tehdidkâr da görürüz.

Güya birer gülle bomba olmuşlar, yuvalardan çıkmışlar, hem etraf-ı fezâda pek sür’atli geçerler, her nasılsa ki onlar birbirine dokunmaz.

Ger birisi yolunu kazara bir şaşırtsa, el’iyâzübillâh, şu âlem-i şehâdet ödü de patlayacak. Tesadüfe bağlıdır; bundan dahi hayır gelmez.

Səs yoxdur