elbette ve elbette ve herhalde ve hiçbir şüphe getirmez ki; bu yirmi hakikatın hükmiyle, insanlar için bir haşir ve neşir olacak. Ve Hak ismiyle evvelki hizmetlerinin mükâfatını, ve kusuratının mücâzâtını çekecek. Ve Hafîz ismiyle cüz’îküllî kayd altına alınan hem amelinden muhasebe ve sorguya çekilecek. Ve dâr-ı bekada saadet-i ebediye ziyafetgâhının, ve şekâvet-i dâime hapishânesinin kapıları açılacak. Ve bu âlemde çok taifelere kumandanlık yapan ve karışan ve bazen karıştıran bir zabit, toprağa girip her amelinden sual olunmamak ve uyandırılmamak üzere yatıp saklanmayacaktır.
Yoksa, sineğin sesini işitip hakk-ı hayatını vermekle fiilen cevap verdiği halde, gök gürültüsü kuvvetinde bekaya ait hadsiz hukuk-u insaniyenin, mezkûr yirmi hakikatlar lisanları ile edilen, ve arşı ve ferşi çınlatan dualarını işitmemek ve o hadsiz hukuku zâyi etmek; ve sinek kanadının intizamı şehadetiyle, sinek kanadı kadar israf etmeyen bir hikmet, bütün o hakikatların bağlandıkları insanî istidâdatı ve ebede uzanan emelleri ve arzuları ve o istidat ve arzuları besleyen kâinatın pek çok rabıtalarını ve hakikatlarını bütün bütün israf etmek; öyle bir haksızlıktır ve imkân haricinde ve zâlimane bir çirkinliktir ki: