Hak ve Hâfiz ve Hakîm ve Cemîl ve Rahîm isimlerine şehadet eden bütün mevcudat onu reddeder. Yüz derece muhal ve bin vecihle mümteni’dir derler.
İşte biz Hâlikımızdan haşre dair sorduğumuz suale Hak, Hafîz, Hakîm, Cemîl, Rahîm isimleri cevap verip derler: "Biz hak ve hakikat olduğumuz gibi ve hem bize şehadet eden mevcudatın tahakkuku misillû, haşir haktır ve muhakkaktır."
Hem mâdem.. daha yazacaktım, fakat güneş gibi mâlum olmasından kısa kestim. İşte geçmiş misâllerde ve mâdemlerdeki maddelere kıyasen, Cenâb-ı Hakk’ın yüz, belki bin esmâsının kâinata bakan isimlerinin her birisi, nasılki mevcudattaki âyine ve cilveleriyle müsemmâsını bedâhetle isbat eder. Aynen öyle de: Haşri ve dâr-ı âhireti de gösterirler ve kat’iyetle isbat ederler.
Hem nasıl Hâlikımızdan sorduğumuz sualimize, O Rabbimiz bütün fermanlariyle ve nâzil ettiği bütün kitaplariyle ve müsemma olduğu ekser isimleriyle bize kudsî ve kat’i cevap veriyor. Aynen öyle de: Melâikeleriyle ve onların diliyle daha başka bir tarzda dedirir: "Sizin zaman-ı Âdem’den beri hem ruhanîlerle, hem bizimle görüşmenizin yüzer tevatür kuvvetinde hâdiseleri var.