bütün ni’metlerin başı ve ni’metleri hakiki ni’met yapan ve bütün zişuuru, ademin hadsiz musibetlerinden kurtaran, yalnız saadet-i ebediye olabilir. Ve benim o küllî mânâma mukabele eder."
Evet, her mü’min namazlardan sonra, her gün hiç olmazsa yüzelliden ziyade
şer’an demesi ve mânası da: Ezelden ebede kadar bir hadsiz geniş hamd ve şükrü ifade etmesi, ancak ve ancak saadet-i ebediyenin ve Cennet’in peşin bir fiatı ve muaccel bir bahasıdır. Ve dünyanın kısa ve fâni elemlerle âlûde olan ni’metlerine münhasır olmaz. Ve mahsus değil. Ve onlara da, ebedi ni’metlere vesile olmaları cihetiyle bakar, şükreder.
kelime-i kudsiyesi ise: Cenâb-ı Hakk’ı şerikten, kusurdan, noksaniyetten, zulümden, aczden, merhametsizlikten, ihtiyaçtan ve aldatmaktan ve kemâl ve cemâl ve celâline muhalif olan bütün kusurattan takdis ve tenzih etmek mânasıyle, saadet-i ebediyeyi ve celâl ve cemâl ve kemâl-i saltanatının haşmetine medar olan Dâr-ı âhireti ve ondaki Cennet’i ihtar edip delâlet ve işaret eder.