âyetinin sarâhat-ı kat’iyesiyle nev-i beşerin haşri ve neşri, bir tek nefsin îcadı kadar o kudrete kolay gelir. Bu mâna itibariyledir ki, darb-ı mesel hükmünde büyük musibetlere ve büyük maksatlara karşı, herkes "Allah büyüktür, Allah büyüktür." der... kendine teselli ve kuvvet ve nokta-i istinad yapar.
Evet, nasıl ki, Dokuzuncu Söz’de, bu kelime iki arkadaşıyla bütün ibâdâtın fihristesi olan namazın çekirdekleri ve hülâsaları; ve içinde ve tesbihatında tekrar ile namazın mânasını takviye için
üç muazzam hakikatlara ve insanın kâinatta gördüğü medar-ı hayret, medar-ı şükran ve medar-ı azamet ve kibriya, acib ve güzel ve büyük pekçok fevkalâde şeylerden aldığı hayret ve lezzet ve heybetten neş’et eden suallerine pek kuvvetli cevap verdiği gibi, Onaltıncı Söz’ün âhirinde izah edilen şu: