Âyetinin ihbarı ve sırriyle Yusuf Aleyhisselâm mahpusların pîridir. Ve hapishâne bir nev’i Medrese-i Yusufiye olur. Mâdem Risâle-i Nur Şâkirdleri, iki def’adır çoklukla bu medreseye giriyorlar; elbette Risâ-le-i Nur’un hapse temas ve isbat ettiği bir kısım mes’elelerinin kısacık hülâsalarını, bu terbiye için açılan dershânede okumak ve okutmakla tam terbiye almak lâzım geliyor. İşte o hülâsalardan beş altı tanesini beyân ediyoruz:
Dördüncü Söz’de îzahı bulunan, her gün yirmi dört saat sermaye-i hayatı Hâlıkımız bize ihsân ediyor. Tâ ki, iki hayatımıza lâzım şeyler o sermaye ile alınsın. Biz kısacık hayat-ı dünyeviyeye yirmi üç saatı sarfedip, beş farz namaza kâfi gelen bir saati, pek çok uzun olan hayat-ı uhreviyemize sarfetmezsek, ne kadar hilâf-ı akıl bir hata ve o hatanın cezası olarak hem kalbî, hem ruhî sıkıntıları çekmek ve o sıkıntılar yüzünden ahlâkını bozmak ve me’yusane hayatını geçirmek sebebiyle, değil terbiye almak, belki terbiyenin aksine gitmekle ne derece hasâret ederiz, kıyas edilsin. Eğer, bir saati beş farz namaza sarfetsek, o halde hapis ve musîbet müddetinin herbir saati, ba’zan bir gün ibâdet ve fâni bir saati bâkî saatler hükmüne geçebilmesi ve kalbî ve ruhî me’yusiyet ve sıkıntıların kısmen zevâl bulması ve hapse sebebiyet veren hatalara keffareten afvettirmesi ve hapsin hikmeti olan terbiyeyi alması, ne derece kârlı bir imtihan, bir ders ve musîbet arkadaşlariyle tesellidârâne bir hoşsohbet olduğu düşünülsün!..