Asâ-yı Mûsa | Sekizinci Hücceti İmaniye | 198
(196-212)

Ey Vâcibü’l-Vücûd! Ey Vâhid-i Ehad! Bu hârika yıldızlar, bu acib Güneşler, aylar; Senin mülkünde, Senin semavâtında, Senin emrin ile ve kuvvetin ve kudretin ile ve Senin idare ve tedbirin ile teshir ve tanzim ve tavzif edilmişler. Bütün o ecrâm-ı ulviye, kendilerini yaratan ve döndüren ve idare eden birtek Hâlık’a tesbih ederler, tekbir ederler, lîsan-ı hâl ile “Sübhânallah, Allahu Ekber” derler. Ben dahi onların bütün tesbihatiyle seni takdis ederim.

Ey şiddet-i zuhûrundan gizlenmiş ve ey azamet-i kibriyâsından ihtifa etmiş olan Kadîr-i Zülcelâl! Ey Kadir-i Mutlak! Kur’ân-ı Hakîminin dersiyle ve Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın ta’limiyle anladım: Nasılki gökler, yıldızlar, Senin mevcûdiyetine ve vahdetine şehâdet ederler.. öyle de; cevv-i semâ bulutlariyle ve şimşekleri ve ra’dları ve rüzgârlariyle ve yağmurlariyle, Senin vücub-u vücûduna ve vahdetine şehâdet ederler.

Evet câmid, şuursuz bulut, âb-ı hayat olan yağmuru, muhtaç olan zîhayatların imdâdına göndermesi, ancak Senin rahmetin ve hikmetin iledir. Karışık tesâdüf karışamaz. Hem elektriğin en büyüğü bulunan ve fevâid-i tenviriyesine işâret ederek ondan istifadeye teşvik eden şimşek ise, senin fezadaki kudretini güzelce tenvir eder. Hem yağmurun gelmesini müjdeleyen ve koca fezayı konuşturan ve tesbihatının gürültüsüyle gökleri çınlatan ra’dat dahi, lîsan-ı kal ile konuşarak seni takdis edip, Rubûbiyyetine şehâdet eder.

Hem zîhayatların yaşamasına en lüzumlu rızkı ve istifadece en kolayı ve nefesleri vermek, nüfusları rahatlandırmak gibi çok vazifeler ile tavzif edilen rüzgârlar dahi; cevvi âdeta bir hikmete binâen “levh-i mahv ve isbat” ve “yazar, ifade eder, sonra bozar tahtası” sûretine çevirmekle, senin faaliyet-i kudretine işâret ve senin vücûduna şehâdet ettiği gibi, senin merhametinle bulutlardan sağıp zîhayatlara gönderilen rahmet dahi; mevzun, muntazam katreleri kelimeleriyle, senin vüs’at-i rahmetine ve geniş şefkatine şehâdet eder.

Ey Mutasarrıf-ı Fa’al ve ey Feyyaz-ı Müteâl! Senin vücub-u vücûduna şehâdet eden bulut, berk, ra’d, rüzgâr, yağmur; birer birer şehâdet ettikleri gibi, hey’et-i mecmûasiyle keyfiyetçe birbirinden uzak, mâhiyetçe birbirine muhâlif olmakla beraber, birlik, beraberlik, birbiri içine girmek ve birbirinin vazifesine yardım etmek haysiyetiyle, Senin vahdetine ve birliğine gâyet kuvvetli işâret ederler. Hem koca fezayı mahşer-i acâib yapan ve ba’zı günlerde birkaç def’a doldurup boşaltan Rubûbiyyetinin haşmetine

Dinle
-