Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım - İlk Hayatı | 48
(30-149)

3− Yanında bulunan talebelerini aynı kendisi gibi zekât ve hediye almaktan men’etmek. Onları da yalnız Rıza-yı İlâhî için çalıştırırdı. Hatta çok zamanlar, talebelerini kendi iaşe ederdi.

4− Dâima mücerred kalmak ve dünyada hiçbir şeyle alâka peyda etmemek. Bunun içindir ki: “Bütün malımı bir elimle kaldırıp götürebilmeliyim” demiştir. Bu halin sebebi sorulunca “Bir zaman gelecek, herkes benim halime gıbta edecektir. Sâniyen, mal ve servet bana lezzet vermiyor; dünyaya ancak bir misafirhâne nazariyle bakıyorum.” derdi.

Van’da bulunduğu vakit, merhum vali Tahir Paşa, Avrupa kitablarını tetebbu ederek kendisine suâller tertib edip sorardı. Bunların hiçbirisini görmediği ve Türkçeyi de yeni konuşmağa başladığı halde, cevabında tereddüt etmezdi. Bir gün kitabları görür ve Tahir Paşa’nın bunlardan suâl tertib ettiğini anlayarak az bir zamanda kitabların muhtevasını elde eder.

O zamanda en büyük gâye ve düşüncesi, Mısır’daki Câmi-ül-Ezhere mukâbil Bitlis ve Van’da “Medreset-üz-zehra” isminde bir dârülfünun vücûda getirmekti. Bu teşebbüsünü kuvveden fiile çıkarmak niyetinde olup bunu tasarlıyordu.

Van’da yaz zamanlarını, Bâşit ve Beytüşşebab nâmındaki yaylalarda geçiriyordu. Bir gün Tahir Paşa’ya, mezkûr dağların başında Temmuzda bile buz bulunduğunu söyler. Tahir Paşa i’tirâz eder ve “Temmuzda kat’iyyen oralarda buz bulunmaz.” iddiasında bulunur. Yaylada iken bir gün bunu hatırlıyarak Tahir Paşaya yazdığı ilk Türkçe mektubunda der:

− Ey Paşa! Bâşit başında buz tuttu. Görmediğin şeyi inkâr etme. Her şey senin ma’lûmatında münhasır değildir, vesselâm!

Molla Said, aşiretler arasında olan herhangi bir geçimsizliği işitince hemen müdahale ederek, irşad yoliyle her iki tarafı da derhâl barıştırırdı. Hatta hükümetin bile barıştırmaktan âciz kaldığı Şeker Ağa ile Miran Reisi Mustafa Paşayı barıştırdı. Ve Mustafa Paşa’ya:

Dinle
-