Tarihçe-i Hayat | Üçüncü Kısım - Eskişehir Hayatı | 216
(215-280)

Gizli dinsizler, Isparta havalisinde: “Bediüzzaman ve talebeleri idam edilecek” diye propagandalar yaptırarak, korku ve dehşet saçıyorlar (Hâşiye). Diğer taraftan Bediüzzaman hapse konulmasından mütevellid muhtemel bir isyan hareketinin vukuundan korkan istibdât ve ceberut devrinin hükümet reisi, Şark Vilâyetlerine seyahate çıkıyor.

Halbuki Bediüzzaman, ömrü boyunca müsbet hareket etmeyi düstûr edinmiş; “Birkaç adamın hatasiyle yüzer adamların zarar görmesine sebep olunamaz” demiştir. Bunun içindir ki, yapılan o kadar gaddarane zulümler esnasında bir tek hadise meydana gelmemiş ve Bediüzzaman Said Nursî, talebelerine dâima sabır ve tahammül ve yalnız îman ve İslâmiyete çalışmayı tavsiye etmiştir. Ve bu gibi evhamların, dinsizlik hesabına, maksad-ı mahsusla husule getirildiğini herkes anlamıştır. Bediüzzaman yüz yirmi talebesiyle beraber 1935 de Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesine sevkediliyor. Ani yapılan araştırmalarla elde edilen bütün risâle ve mektuplar meydanda olduğu halde, mahkûmiyetlerini intaç edecek bir delile rastgelinememiş ve neticede kanaat-ı vicdaniye ile keyfi bir sûrette Said Nursî’ye on bir ay ve on beş arkadaşına da altışar ay ceza vererek; mütebaki kalan yüz beş kişiyi beraat ettirmiştir. Halbuki isnad edilen suç sabit olsaydı, Bediüzzaman Said Nursî’nin idamına ve arkadaşlarının da hiç olmazsa ağır hapsine hükmedilecekti. Nitekim bu yersiz karara Bediüzzaman itiraz etmiş ve bu cezanın bir beygir hırsızına veya bir kız kaçırıcısına lâyık olduğunu belirterek kendisinin ya beraatına veya idamına veyahut yüz bir sene hapse mahkûmiyetine hükmedilmesini israrla istemiştir.


Hâşiye: Evet; zulmün sonu, zalimin mahvına olarak öyle tecelli eder ve etmiştir ki; o plânları yapanlar, şimdi ölümün idam-ı ebedîsine mahkûm bir vaziyette Cehennemin esfel-i safilînine yuvarlanmakta, tam mağlûbiyet ve Cehennem azabından daha şedid azablar içerisinde şevketi sönmüş olarak zelilâne bir ömür geçirmektedirler.

Bediüzzaman ise; îman ve İslâmiyetin bahadır ve kahraman bir hâdimi olarak, İslâmî bir izzet ve îmanî bir şehametle hâlâ yaşamakta, Kur’ân ve îman hizmetini devam ettirmekte ve İslâmî zaferleriyle Müslüman Türk Milletine ve Âlem-i İslâma ma’nevî bayramlar idrak ettirmektedir.

Dinle
-