(Tevhid hakkında iki makamdan ibâret Yedinci Şua olan Âyet-ül-Kübrâ Risâlesinin İkinci Makamının bir kısmıdır.)
Bu âyet-i muazzama gibi pek çok âyât-ı Kur’âniye; bu kâinat Hâlıkını bildirmek cihetinde, her vakit ve herkesin en çok hayretle bakıp zevk ile mütalâa ettiği en parlak bir sahife-i tevhîd olan semavâtı en başta zikretmelerinden, en başta ona başlamak muvafıktır.
Evet, bu dünya memleketine ve misafirhânesine gelen herbir misafir, gözünü açıp baktıkça görür ki: Gâyet keremkarâne bir ziyafetgâh ve gâyet san’atkârâne bir teşhirgâh ve gâyet haşmetkârâne bir ordugâh ve tâlimgâh ve gâyet hayretkârâne ve şevk-engizane bir seyrangâh ve temaşagâh ve gâyet ma’nidarâne ve hikmetperverâne bir mütalâagâh olan bu güzel misafirhânenin sâhibini ve bu kitab-ı kebîrin müellifini ve bu muhteşem memleketin sultanını tanımak ve bilmek için şiddetle merak ederken, en başta göklerin, nur yaldızı ile yazılan güzel yüzü görünür. “Bana bak aradığını sana bildireceğim!” der.