Tarihçe-i Hayat | Altıncı Kısım - Emirdağ Hayatı | 524
(453-540)

Hadsiz şükür olsun ki, Risâle-i Nur’un Haremeyn-i Şerîfeynce makbûliyetine bir alâmet şudur ki: Denizli kahramanı Hâfız Mustafa, İstanbul’dan aldığı “Zülfikâr” ve “Asâ-yı Mûsa” ve “Sirâcınnûr”u -ki Hindistan ulemasına gönderilecekti- onları alıp, yolda ba’zı hacılara okutup, beraber Medine-i Münevvere’de, Keşmir’li gâyet meşhur bir âlim ve Türkçeyi de güzel bilen zâta teslim etmiş. O zât da çok takdir edip kat’i te’minat ile Hindistan ulemasının merkezine göndereceğini ve Medine-i Münevvere’ye mahsus olan mecmûalar da yetiştiğini ve sâir yerlere de gönderilen mecmûalar selâmetle yetiştiğini, Denizli’li Hâfız Mustafa’ya arkadaş olup ve yolda Nurları okuyarak giden, hem genç hem Nurcu iki Afyon’lu hacı ve başka hacılar, bu müjdeli haberi bana getirdiler. Ve hariçte, Risâle-i Nur’un ehemmiyetli revacını ve makbûliyetini müjdelediler.

SAİD NURSÎ


* * *


Aziz Sıddık Kardeşlerim,

Siz hiç merak etmeyiniz... Bu yirmi sene yüzer tecrübe ile, inâyet-i İlâhîyye bizi himaye ettiği ve dehşetli zulümlerden kurtardığı gibi, bu yeni, ma’nasız ve bütün bütün kanunsuz, dehşetli, gaddarâne zulümden bizi kurtaracağına kat’i kanaat etmeliyiz. Şayet bir parça sıkıntı, zahmet, zarar da görsek, binler derece o zahmetten ziyâde ve ihsan-ı İlâhîyye’ye ve sevaba mazhar olmakla beraber, pek çok biçâre ehl-i îmanın îmanlarına başka bir tarzda bir kudsî hizmet hükmüne geçtiğini rahmet-i İlâhîyye’den pek kuvvetli ümid ediyoruz. Bu hâdisenin on vecihle kanunsuz olduğunu beyân ediyorum.

Birincisi: Üç mahkeme ve üç ehl-i vukufun ve Ankara’nın yedi makamatının ve adliyelerin elinde iki sene Risâle-i Nur tedkikten geçtiği halde, ittifakla, hiç biri muhalif kalmadan hem umum risâlelerin beraatine, hem Said’le beraber yetmiş beş arkadaşı ile birlikte beraat edildiği ve bir gün bile ceza verilmediği halde, yeniden evrâk-ı muzırra gibi onlara el uzatmak, ne derece kanunsuzdur; zerre kadar insafı olan bilir.

Dinle
-