Tarihçe-i Hayat | Yedinci Kısım - Afyon Hayatı | 603
(541-611)

................................................

Sâniyen: “Risâle-i Nur, Kur’ân’ın çok kuvvetli, hakîki bir tefsiridir.” tekrar ile dediğimizden, ba’zı dikkatsizler tam ma’nasını bilemediğinden bir hakîkatı beyân etmeğe bir ihtar aldım. O hakîkat şudur; tefsir iki kısımdır:

Birisi: Ma’lûm tefsirlerdir ki, Kur’ân’ın ibâresini ve kelime ve cümlelerinin ma’nalarını beyân ve îzah ve isbat ederler.

İkinci kısım tefsir ise: Kur’ân’ın îmanî olan hakîkatlarını, kuvvetli hüccetlerle beyân ve isbat ve îzah etmektir. Bu kısmın pekçok ehemmiyeti var. Zâhir, ma’lûm tefsirler, bu kısmı ba’zan mücmel bir tarzda dercediyorlar. Fakat, Risâle-i Nur, doğrudan doğruya bu ikinci kısmı esas tutmuş, emsâlsiz bir tarzda, muannid feylesofları susturan bir ma’nevî tefsirdir.

SAİD NURSÎ


* * *


Aziz Sıddık Kardeşlerim,

Ehemmiyetli bir taraftan, ehemmiyetli ve mânidar bir sual edilmiş. Bana sordular ki:

— Siz, cem’iyyet olmadığınıza üç mahkeme o cihette beraat vermesiyle ve yirmi senedenberi tarassut ve nezaret eden altı vilâyetin o noktadan ilişmemeleriyle tahakkuk ettiği halde; Nurcu’larda öyle hârika bir alâka var ki, hiç bir cem’iyyette, hiçbir komitede yoktur. Bu müşkülü halletmenizi isteriz dediler. Ben de cevaben dedim ki:

— Evet, Nurcular; cem’iyyet-memiyet, husûsan siyasî ve dünyevî ve menfî ve şahsî ve cemâatî menfaat için teşekkül eden cem’iyyet ve komite değiller ve olamazlar. Fakat; bu vatanın eski kahramanları, kemâl-i sevinçle şehâdet mertebesini kazanmak için ruhlarını feda eden milyonlar İslâm fedâilerinin ahfadları, oğulları ve kızları, o fedâilik damarından irsiyet almışlar ki;

Dinle
-