Bergson “Ahlâkla dînin iki kaynağı” adlı son kitaplarından birisinde; bilhassa ahlâkın, bir insan cem’iyyetinde alçalmış vak’a derekesinden ulvî mefkûre seviyesine, ancak dindar ve temiz şahsiyetler sayesinde yükselebileceğini kaydeder.
Bu görüş, insanlık ve müslümanlık tarihinde sayısız örneklerle her zaman tahakkuk eylemiştir. Zaten psikoloji ilmine dayanan terbiye san’atı, -an’anevi yollarında- bu umdeye tutunduğu ve yeni bir istikamet verilecek nesilleri bu kabil örnek insanları taklide sevkettiği nisbette, bizden evvelki devirlerde, bizden çok mes’ut insanlar yetiştirmiştir.
Bediüzzaman, hangi cem’iyyette ve hangi devirde yaşarsa yaşasın işte bu işâret ettiğimiz örnek insan vasıflarını muhafaza eden temiz ve müstesna şahsiyetlerden birisidir. Türk Milletini mahvetmek için casus ellerle perde arkasında yetiştirilmiş ve Türk Milletini yalanla, dolanla her saniye aldatmayı kendine bir geçinme san’atı edinmiş bir sürü vatan haini ve millet düşmanı mahlûklar, bu temiz şahsiyetin yıllardanberi hayatını cendereye sokmuştur. Sorarız: (Fakat kime soracağız? Bu sorgudan da ne umacağız.) Bütün tarihimizde, her fırsatta, en korkunç ve amansız düşmanlığını ispat eden Fener Patrikleri muhteşem saraylarında saltanat sürerken; bu aziz toprağın asırlardanberi tapusunu -en az bin senelik bir mülkiyet hakkıyla- etinde ve kalbinde taşıyan Bediüzzaman, bu fesat ocağının bir kapıcısı kadar da mı yaşamak hakkından mahrum kalsın?
Hangimiz yaprakları arasında fikrî ve ruhî seyahatlere kalktığımız kitaplarımızın, ansızın mukaddes bilinen meskenimize tecavüz edilerek, odamızda baskına uğrayarak ellerimizden kapılıp gasbedilmesine tahammül edebiliriz? Böyle bir hareket -güya taklit edilen- çağdaş medenî cem’iyyetlerden en geri kalan İspanya’da da vuku’ bulamaz. Hele vuku’undan sonra nâmütenahi asla tekerrür edemez.
Biz, Bediüzzaman’ın ilim, ahlâk, fazilet ve edep sıfatlariyle bezenen temiz ve yüksek şahsiyetine gösterilen ve hele son günlerde bütün bütün şiddetlenen kötü muamelelerden ve bu muameleleri ona reva görenlerden nefret ediyoruz.