Takdis, tekbir, tahmid, tehlil ile küre-i arzı bir zikirhâne-i a’zam, bu kâinatı bir mescid-i ekber hükmünde göstermişler.
Yâ Rabbî ve yâ Rabbe’s-semavâti ve’l-aradîn! Yâ Hâlikî ve yâ Hâlik-ı Külli Şey! Gökleri yıldızlariyle, zemîni müştemilâtiyle ve bütün mahlûkatı bütün keyfiyatiyle teshir eden kudretinin ve irâdetinin ve hikmetinin ve hâkimiyetinin ve rahmetinin hakkı için, nefsimi bana musahhar eyle ve matlûbumu bana musahhar kıl!
Kur’ân’a ve îmana hizmet için, insanların kalblerini Risâle-i Nur’a musahhar yap!
Ve bana ve ihvânıma, îman-ı kâmil ve hüsnü hâtime ver.
Hazret-i Mûsa Aleyhisselâm’a denizi ve Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm’a ateşi ve Hazret-i Davud Aleyhisselâm’a dağı, demiri ve Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm’a cinni ve insi ve Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vessalâm’a şems ve kameri teshir ettiğin gibi Risâle-i Nur’a kalbleri ve akılları musahhar kıl!
Ve beni ve Risâle-i Nur talebelerini nefis ve şeytanın şerrinden ve kabir azabından ve Cehennem ateşinden muhafaza eyle ve Cennetü’l-firdevste mes’ud kıl ! Âmin, âmin, âmin !..
Kur’ân’dan ve münâcat-ı nebeviye olan Cevşenü’l-Kebîr’den aldığım bu dersimi, bir ibâdet-i tefekküriye olarak, Rabb-ı Rahîmimin dergâhına arzetmekte kusur etmişsem; kusurumun afvı için Kur’ân’ı ve Cevşenü’l-Kebîr’i şefaatçi ederek rahmetinden afvımı niyaz ediyorum.
Said Nursi