Siracınnûr | Otuzüçüncü Söz | 131
(131-171)
OTUZ ÜÇÜNCÜ SÖZ

Otuz Üç Penceredir

(Bir cihette otuz üçüncü mektup ve bir cihette otuz üçüncü söz.)

Sual: Şu iki âyet-i câmianın ifade ettiği vücûb ve vahdâniyyet-i ilâhîyye ve evsâf ve şuûnat-ı Rabbânîyyeye, âlem-i asgar ve ekber olan insan ve kâinatın vech-i delâletlerini, mücmel ve kısa bir sûrette beyanlarını isteriz. Çünkü: Münkirler pek ileri gittiler ne vakte kadar “Ve hüve ala külli şey’in kadir” deyip, elimizi kaldıracağız? diyorlar.

Elcevab: Yazılan bütün otuz üç adet Sözler, o âyetin denizinden ve ifaza ettiği hakîkat bahrinden otuz üç katredir. Onlara baksanız cevabınızı alabilirsiniz. Şimdilik yalnız o denizden bir katrenin reşehatına işâret nev’inden şöyle deriz ki:

Meselâ: Nasıl ki bir zât-ı mu’ciznümâ büyük bir saray yapmak istese: Evvelâ temellerini, esaslarını muntazaman hikmetle vaz’eder ve ilerideki neticelerine ve gayelerine muvafık bir tarzda tertib eder. Sonra menzillere, kısımlara meharetle tefrik ve tafsil ediyor. Sonra o menzilleri tanzim ve tertib ediyor. Sonra nukuşlarla tezyin ediyor. Sonra elektrik lâmbalarıyla tenvir ediyor. Sonra o muhteşem ve müzeyyen sarayda meharetini, ihsanatını tecdit etmek için herbir tabakada yeni yeni îcadlar, tebdiller, tahviller yapıyor, sonra herbir menzilde kendi makamına merbut bir telefon rabtedip birer pencere açarak, herbirinden onun makamı görünür.

Ses Yok