Ey birader! Bu mes’elede olan hayal-meyal belâgat, bu esalîb ile sana öyle bir şecereyi tersim eder ki; cesîm urûku müteşâbike, uzun boğumları mütenasika ve müteşaib dalları müteanika, meyve ve semeratı mütenevvia olan bir şecere-i hakîkat sana tasvir eder. Eğer istersen Altıncı Mes’ele’ye temâşâ et. Zîra çendan müşevveş ise bir derece bu mes’elenin bir parçasına misâl olabilir.
Tenbih ve İtizar: Ey birader! Bilirim ki şu makale sana gâyet muğlak görünüyor. Fakat ne çâre mukaddemenin şe’ni icmal ve îcazdır. Kütübü Sâlise’de sana tecelli edecektir.
Kelâmın selaseti ise: Bir derece hissiyattan tafralık ve iştibak etmemek ve tabiatı taklid ve hârice temessül ve mesîl-i garazda sedad ve maksad ve müstekarrın temeyyüzüdür. Şöyle ki: Kelâmda hissiyatta tamam olmadan çifte atmak, başkasıyla mezcetmek, selasetini tağyir eder. Ve nizamsız iştibaktan tevakki ve maânî-i müteselsileden tederrüc lâzımdır.
Hem de san’at-ı hayaliyesiyle tabiata şâkirdlik etmek gerektir. Tâ tabiatın kavânini onun san’atında in’ikas edebilsin.
Hem de tasavvuratını öyle hâriciyata muhâkî ve müşakil etmek lâzımdır. Faraza tasavvuratı dimağdan kaçıp hariçte tecessüm etseler, hariç onları istilhak ve neseblerini inkâr etmesin ve desin: Onlar benim veyahut keennehu veyahut benim veledimdir...
Hem de garazın mesîlinde ve kasdın mecrasında teferruk etmemek için sedad etmek, çeleçepe (1) temayül
etmemektir. Tâ canibler garazın kuvvetini teşerrüb etmekle ehemmiyetsiz etmesin. Belki köşeler, tazammun ettikleri taravet ve letâfetiyle zenav gibi garaza imdâd ve kuvvet vermek gerektir.
Hem de kasdın müstekarrı temeyyüz ve ağrazın mültekası taayyün etmek, selasetin selâmetine lâzımdır.
-----------------------------------(1): Bu kelime Kürdçedir.