Muhakemat | Üçüncü Makale | 134
(90-137)

Geceden sonra sabahı, kıştan sonra baharı işledikleri gibi, mevtten sonra kıyamet dahi o destgâhtan çıkacağını haber veriyorlar. Evet insanın her ferdi, birer nev’ gibidir. Zîra nûr-u fikir onun âmâline öyle bir vüs’at vermiş ki; bütün ezmanı yutsa tok olmaz. Sâir enva’ın efradlarının mâhiyeti, kıymeti, nazarı, kemâli, lezzeti, elemi ise cüz’î ve şahsî ve mahdud ve mahsur ve ânidir. Beşerin ise ulvî, küllî, sermedîdir. Yevm ve senede olan çok nevilerde olan birer nevi kıyamet-i mükerrere-i nev’iye ile insanda bir kıyamet-i şahsiye-i umûmîyeye remz ve işâret, belki şehâdet eder.

8- Neam, beşerin cevherinde gayr-ı mahsur isti’dâdatında mündemiç olan gayr-ı mahdud olan kabiliyattan neş’et eden müyulattan hasıl olan lâyetenahî âmâlinden tevellüd eden gayr-ı mütenahî efkâr ve tasavvuratı; maverayı haşr-i cismanîde olan saâdet-i ebediyeye elini uzatmış ve medd-i nazar ederek o tarafa müteveccih olmuştur.

9- Neam, Sâni-i Hakîm ve Rahmanürrahîm’in rahmeti ise; cemi’ niamı ni’met eden ve nıkmetlikten halâs eden ve kâinatı firak-ı ebedîden hasıl olan vaveylâlardan halâs eyleyen saâdet-i ebediyeyi nev’-i beşere verecektir. Zîra şu herbir ni’metin reisi olan saâdet-i ebediyeyi vermezse, cemi’ ni’metler nıkmete tahavvül ederek, bizzarure ve bilbedahe ve umum kâinatın şehâdetiyle sâbit olan rahmeti inkâr etmek lâzım gelir.

İşte ey birader!.. Mütenevvi olan ni’metlerden yalnız muhabbet ve aşk ve şefkate dikkat et. Sonra da, firak-ı ebedî ve hicran-ı lâyezâlîyi nazara al! Nasıl o muhabbet, en büyük musîbet olur! Demek hicran-ı ebedî, muhabbete karşı çıkamaz. İşte saâdet-i ebediye, o firak-ı ebediyeye öyle bir tokat vuracak ki, adem-âbâd hiçâhiçe atacaktır.

10- Neam, sâbık olan beş mesleği ile sıdk ve hakkaniyeti müberhen olan Peygamberimizin lîsanı, haşr-i cismanînin definesindeki saâdet-i ebediyenin anahtarıdır.

Ses Yok