Konferans | Konferans | 32
(1-57)
Hele bir dest-i gaybî tarafından basit bir maddenin, kemal-i intizam ve itina ile çalıştırılarak bir tek şeyden birçok şeyler yapabilmesi gibi hakikî tabir-i vecizelerin gönüllere ferahlık ve inşirahla beraber denizler dolusu malûmat veriyor. Bu vuzuh ve vüs’at ve bu güneş gibi parlak deliller ve sarahat ve işaretler hep senin eser-i keramet-i ilmiye ve nuriyendir. Bütün eller ve dillerde kemal-i iştiha ve iştiyakla dinlenip okunacak ve yazılıp yayılacak en tatlı ve en halâvetli, en cazibedar ve en revnaktar yegâne eser-i metin ve nur-u mübin ancak sensin.
Mekteblerin medreseye ve medreselerin tekkelere uymayan ayrı ve gayrı ulûm ve fünununu yeknesak bir hale getirerek ve talib-i ilm ü esrar-ı cihanı yekdil ve yekzeban ederek, vahdet-i İslâm ve insaniyeyi elde tutup, birlik ve beraberlik nurunu nessar edecek yine sensin. Bütün dünyaya ilm-i zahir ve bâtın senin menbaın ve madenin olan Kur’an’dan dağılıp yayılarak nizam-ı âlemin istikrarı ve vakt-i merhununa kadar imtidadına ve ibadullah-is sâlihînin istirahat ve isti’lâsına medar ve müessir olacak yine sensin.
Ey nur-u Kur’an ve ey hakikat-ı iman! Mademki bugün üçyüz elli milyon İslâmın pişvalığını Kur’an namına deruhde ediyorsun. O halde asırlardan beri ehl-i İslâm arasına girmiş ve yerleşmiş olan kötü itikad ve ihtilafları kaldırarak, hüküm süren fitne ve fesadı, nifak ve şikakı dahi kökünden kurutup sevad-ı a’zam olan bu ümmet-i merhume-i Muhammediyeyi (A.S.M.) büyük bir kitle ve bir fırka-i naciye halinde Kur’anın cenah-ı re’fet ve rahmeti altında inşâallah tâ subh-u mahşere kadar nur-u Kur’anla saklayacaksın.
“Ne isterseniz benden sorunuz, haber vereyim size. Sorun bana maziden, halden ve istikbalden” diye ashab-ı izam arasında kendini âleme ilân ve her müşkili izah ve beyan ve اَنَا مَدِينَةُ الْعِلْمِ وَ عَلِىٌّ بَابُهَا
hadîs-i şerifini isbat ve ayân eden naşir-i ilm ü irfan ve vâkıf-ı esrar-ı Kur’an Cenab-ı Hazret-i Haydar ile
سَلُونِى قَبْلَ اَنْ تَفْقِدُونِى فَاِنَّهُ لاَيُحَدِّثُ اَحَدٌ بَعْدِى diye bağıran müçtehidler sertacı İmam-ı Cafer’den sonra İslâm dünyasındasın. O zâtların feyzinden gelip bu asırda temessül ederek سَلُونِى عَمَّا شِئْتُمْ diye haykıran ve her muammayı açan, her hâili kaldıran ve her maniayı aşan üç münadiden ey Risale-i Nur bir üçüncüsü senin şahsiyet-i maneviyendir. Mazhar olduğun ism-i Rahîm ve Hakîm ve Bedî’in cilveleriyle nur-u sâfi ve sermedîsiyle, bu mir’at-ı muallâ ve musaffandan âleme ne cilve ve cünbüşler ve neler seyrettirip, neler gösteriyorsun.
Mekteblerin medreseye ve medreselerin tekkelere uymayan ayrı ve gayrı ulûm ve fünununu yeknesak bir hale getirerek ve talib-i ilm ü esrar-ı cihanı yekdil ve yekzeban ederek, vahdet-i İslâm ve insaniyeyi elde tutup, birlik ve beraberlik nurunu nessar edecek yine sensin. Bütün dünyaya ilm-i zahir ve bâtın senin menbaın ve madenin olan Kur’an’dan dağılıp yayılarak nizam-ı âlemin istikrarı ve vakt-i merhununa kadar imtidadına ve ibadullah-is sâlihînin istirahat ve isti’lâsına medar ve müessir olacak yine sensin.
Ey nur-u Kur’an ve ey hakikat-ı iman! Mademki bugün üçyüz elli milyon İslâmın pişvalığını Kur’an namına deruhde ediyorsun. O halde asırlardan beri ehl-i İslâm arasına girmiş ve yerleşmiş olan kötü itikad ve ihtilafları kaldırarak, hüküm süren fitne ve fesadı, nifak ve şikakı dahi kökünden kurutup sevad-ı a’zam olan bu ümmet-i merhume-i Muhammediyeyi (A.S.M.) büyük bir kitle ve bir fırka-i naciye halinde Kur’anın cenah-ı re’fet ve rahmeti altında inşâallah tâ subh-u mahşere kadar nur-u Kur’anla saklayacaksın.
“Ne isterseniz benden sorunuz, haber vereyim size. Sorun bana maziden, halden ve istikbalden” diye ashab-ı izam arasında kendini âleme ilân ve her müşkili izah ve beyan ve اَنَا مَدِينَةُ الْعِلْمِ وَ عَلِىٌّ بَابُهَا
hadîs-i şerifini isbat ve ayân eden naşir-i ilm ü irfan ve vâkıf-ı esrar-ı Kur’an Cenab-ı Hazret-i Haydar ile
سَلُونِى قَبْلَ اَنْ تَفْقِدُونِى فَاِنَّهُ لاَيُحَدِّثُ اَحَدٌ بَعْدِى diye bağıran müçtehidler sertacı İmam-ı Cafer’den sonra İslâm dünyasındasın. O zâtların feyzinden gelip bu asırda temessül ederek سَلُونِى عَمَّا شِئْتُمْ diye haykıran ve her muammayı açan, her hâili kaldıran ve her maniayı aşan üç münadiden ey Risale-i Nur bir üçüncüsü senin şahsiyet-i maneviyendir. Mazhar olduğun ism-i Rahîm ve Hakîm ve Bedî’in cilveleriyle nur-u sâfi ve sermedîsiyle, bu mir’at-ı muallâ ve musaffandan âleme ne cilve ve cünbüşler ve neler seyrettirip, neler gösteriyorsun.
Ses Yok