Müdafalar | Müdafalar | 111
(1-190)
AFYON MAHKEMESİ TALEBE MÜDAFAALARI
senesinde açılan Afyon Mahkemesinde, birinci def'a hüküm verilip nihayet umum Nur Risalelerinin iadesiyle neticelenen ve başlangıçta idam planlarıyla propagandalar yapılan bir mahkemede Risale-i Nur Talebelerinin müdafaasıdır.)
Nur Şâkirdlerinin, hâlis ve sırf uhrevî, nurlara ve tercümanına karşı alâkalarına dünyevî ve siyasî cemiyet nâmını verip onları mes'ul etmeğe çalışanların ne kadar hakikatten ve adaletten uzak düştüklerine karşı, üç mahkemenin o cihette beraet vermesiyle beraber, deriz ki:
Hayat-ı içtimaiye-i insaniyenin, hususan millet-i İslâmiyenin üssü'l-esası; akrabalar içinde samimane muhabbet ve kabile ve taifeler içinde alâkadarâne irtibat ve İslamiyet milliyeti ile mü'min kardeşlerine karşı manevi muavenetkârâne bir uhuvvet ve kendi cinsi ve milletine karşı fedakârane bir alâka ve hayat-ı ebediyesini kurtaran Kur'an hakikatlarına ve nâşirlerine sarsılmaz bir rabıta ve iltizam ve bağlılık gibi hayat-ı içtimaiyeyi esasiyle te'min eden bu rabıtaları inkâr etmekle... ve şimaldeki dehşetli anarşistlik tohumu saçan ve nesil ve milliyeti mahveden ve herkesin çocuklarını kendine alıp karabet ve milliyeti izale eden ve medeniyet-i beşeriyeyi ve hayat-ı içtimaiyeyi bütün bütün bozmağa yol açan kızıl tehlikeyi kabul etmekle ancak Nur Şâkirdlerine medar-ı mes'uliyet cemiyet nâmını verebilir.
Onun için hakiki Nur Şâkirdleri çekinmeyerek Kur'an hakikatlerine karşı alâkalarını ve uhrevî kardeşlerine karşı sarsılmaz irtibatlarını izhar ediyolar. O uhuvvet sebebi ile gelen her bir cezayı memnuniyetle kabul ettiklerini ve hakikat-ı hali olduğu gibi mahkeme-i âdilenize itiraf ediyorlar. Hile ile dalkavukluk ile yalanlarla kendilerini müdafaâ etmeğe tenezzül etmiyorlar.
Mevkuf Said Nursî

(Husrev'in Müdafaâsıdır.)
Afyon Ağır Ceza Mahkemesine
Makam-ı iddia, iddianâmesinde biri küllî , diğeri hususi olarak iki cihetle beni itham ediyorlar. Küllî ithamı, Risale-i Nur'a hizmetim ve Üstadımın mevhum suçuna iştirakimdir.
Hususi ithamı ise; Gayet cüz'i ve ehemmiyetsiz, hakikatte hiçbir suç teşkil etmeyen inziva ile geçen hayatıma ve hususat-ı şahsiyeme ait hallerdir. İddia makamının Risale-i Nur'a hizmetimden dolayı Üstadımın mevhum suçuna beni iştirak ettirmesine mukabil derim ki:
Ben Üstadımın gittiği meslekte ve Risale-i Nur'la âlem-i İslam'a hususan bu vatana ve bu millete ettiği kudsî hizmetinde kendisine isnad edilen mevhum suçuna ruh-u canımla iştirâk ediyorum. Ve beni bu hizmet-i İmâniyede muvaffak eden Cenâb-ı Hakk'a âhir ömrüme kadar şükredeceğim.
Muhterem Hey'et-i Hâkime!
Nur'lara hizmetimde gördüğümüz muvaffakıyetin kat'î bir delili şudur:
Benim Kur'an hattım pek noksan iken, hârika bir tarzda ihtiyar ve iktidarımın pek fevkinde, gayet emsalsiz ve gayet mükemmel bir surette üç Kur'an'ı yazmaklığımdır. Birisi, elinizdedir.
İkinci delili: Bu vatan ve bu millete ve dine ve hüsn-ü ahlâka yirmi seneden beri pek büyük menfaatleri tahakkuk eden bu Nur eserlerinden altıyüze yakın nüshalarını yazmaklığımda muvaffakıyetimdir.
Hattâ, bir ay gibi kısa bir zamanda ondört risaleyi yazmağa muvaffak olduğumu arkadaşlarım biliyorlar. Makam-ı iddianın, Üstadımın kudsî hizmetinde benim için suç tevehhüm ettiği noktaları ayrıca müdafaâ etmeği zaid buluyorum. Üstadımın yazdığı itiraznâme ve tetimmesini bütün kuvvetimle tasdik edip; onları kendi itiraznâmem olarak yüksek mahkemenize takdim ediyorum.
Muhterem Hey'et-i Hâkime!
Hâlen mahkemenizde bulunan ve îman ve Kur'an hakikatları olan mübarek ve kudsî ve Nur'lu eserleriyle, hiçbir maksad-ı dünyevî ve hiçbir maksad-ı siyasî takip etmeyen Üstadımın bu vatana ve millete ettiği kudsî hizmetlerini ben ve arkadaşlarımız tasdik ettiğimiz gibi, İttihad-Terakkî hükümetindeki vatanperverler dahi tasdik etmişler. O zaman Üstadımın Van'daki "Medresetü'z-Zehra" nâmındaki Dârül-fünûnuna ondokuzbin altun lira vermişler. Ve milliyetperverler dahi, Üstadımızın vatanperverâne ve milletperverâne hizmet-i ilmiyesini hayranlıkla tasdik etmişler. Üstadımın o Şark Darü'l- fünununa, o zamanda, -banknotun kıymetli vaktinde- yüzellibin lira tahsisatı, ikiyüz meb'usdan yüzaltmışüç meb'usun imzasıyla kabûl etmişler.
İddia makamının suç diye vasıflandırdığı bu kudsî, mübârek Üstadımın, bütün hayatı müddetince en muannid ve kıskanç muarızlarını ve mahkemelerde en ziyade mahkûmiyeti için çalışanları şiddetli ve dokunaklı sözlerine karşı iliştirmeyip teslime mecbur eden ve bu millet ve bu vatanın saadetinin temel taşlarını te'mine mâtuf olan kudsî hizmetinde ve bütün makâsıd-ı ilmiyesinde, yirmi senedenberi ettiğim kâtiplikle ve Risale-i Nur'a ettiğim hizmetimle iftihar ettiğimi yüksek mahkemenize arz ediyorum.
Mevkuf Hüsrev Altınbaşak (Tahiri'nin Müdafaâsıdır)
Ses Yok