Müdafalar | Müdafalar | 34
(1-190)
"İki Mekteb-i Musibet Şehâdetnâmesi" namındaki matbu' eski müdâfaâtımı görenlerin tasdikiyle, bir nutuk ile isyan etmiş sekiz taburu itaate getiren ve bir zaman gazetelerin yazdıkları gibi, İstiklâl Harbinde "Hutuvat-ı Sitte" nâmında bir makale ile İstanbul'daki efkâr-ı ulemâyı İngiliz aleyhine çevirip, harekât-ı milliye lehinde ehemmiyetli hizmet eden ve Ayasofya'da kırkbin adama nutkunu dinlettiren ve Ankara'daki Meclis-i Meb'usan'ın şiddetli alkışlamasiyle karşılanan ve yüzellibin banknot, yüzaltmışüç meb'usun imzası ile Medrese ve Dârü'l-Fünun'a tahsisatı kabul ettiren ve reis-i cumhurun hiddetine karşı divan-ı riyasette (Hâşiye) kemal-i metanetle fütur getirmeyerek mukabele edip, hiddetine karşı "Namaz kılmayan haindir. Hainin hükmü merduttur." diyen ve Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye'de, hükûmet-i İttihadiyenin ittifakiyle, hikmet-i İslâmiyeyi Avrupa hükemasına tesirli bir surette kabul ettirmek vazifesine lâyık görünen ve cephe-i harpte yazdığı ve şimdi müsadere edilen "İşârâtü'l-İ'câz" o zamanın başkumandanı olan Enver Paşa'ya o derece kıymetdar görünmüş ki kimseye yapmadığı bir hürmetle, istikbaline koştuğu o yadigâr-ı harbin hayrına, şerefine hissedar olmak fikriyle, İşârâtü'l-İ'caz'ın tab'ı için kâğıdını vererek, müellifin harbdeki mücahedatı takdirkârane yâdedilen bir adam; böyle adi bir beygir hırsızı veyahut kız kaçırıcı ve bir yankesici gibi en aşağı bir cinayetle kendini bulaştırıp, izzet-i ilmiyesini ve kudsiyet-i hizmetini ve kıymetdar binler dostlarını rezil edip sükût edemez ki; siz onu bir senelik ceza ile mahkum edip, âdi bir keçi, koyun hırsızı gibi muamele edesiniz... Ve sebepsiz, on sene sıkıntılı bir tarassudla ta'zib edildikten sonra; şimdi de bir sene hapis ile beraber bir sene de nazeret altında tutmak suretiyle (padişahın tahakkümünü kaldıramadığı halde) garazkâr bir hafiyenin veya âdi bir polisin tahakkümü altında azab vermekten ise, idam edilmesini daha evlâ görür. Eğer böyle bir adam dünyaya karışsaydı ve karışmaya arzusu olsaydı ve hizmet-i kudsiyesi müsaade etseydi, Menemen Hâdisesinin ve Şeyh Said Vâkıâsının onar misli olacak bir tarzda karışırdı. Dünyaya işittirecek bir top sadası, bir sinek sadasına inmiyecekti.
Evet, hükûmet-i Cumhuriyenin nazar-ı dikkatine arzediyorum ki; beni bu belâya sevkeden gizli komitenin yaptığı tedabir ve ettiği propaganda ve entrikalar bu hali gösteriyor. Çünki, hiç bir hâdisede görülmemiş bir tarzda umumî bir propaganda, bir entrika ve bir dehşet aleyhimize döndüğüne delil şudur ki: Altı aydır, yüzbin dostum varken, hiç biri bana bir mektub yazamadı, bir selâm gönderemedi; hükûmeti iğfale çalışan entrikacıların ihbârâtiyle Vilâyât-ı Şarkiyeden, ta Vilâyat-ı Garbiyeye kadar her yerde
___________
Haşiye : Eski Said söz istiyor, diyor ki: "Onüç senedir beni konuşturmadınız. Şimdi, madem beni nazara alıp, sizi ittiham altına alıyorlar ve sizden korkuyorlar; elbette benim onlarla konuşmam lâzım geliyor. Gerçi benlik, enaniyet çirkindir; fakat mağrur ve muannid enaniyetlilere karşı, haklı bir surette ve sırf kendisini müdafaâ ve muhafaza etmek için benlik göstermek lâzım geliyor. Onun için, Yeni Said gibi; mahviyetle, mülâyimâne konuşamıyacağım." Ben de ona söz verdim. Fakat enaniyetlerine, temeddühlerine iştirak etmiyorum. istintaklar, taharriyatlar devam ettiğidir. İşte, bu entrikacıların çevirdikleri plan, benim gibi binler adamı en ağır cezalar çarpacak bir hâdiseye göre tertip edilmiş; halbuki en âdi bir adamın, en âdi bir hırsızlığı gibi bir hâdiseyi andıracak bir ceza vaziyetini netice verdi. Yüzonbeş belki beşyüz adamdan, onbeş mâsumlara beş-altı ay ceza verildi.
Ses Yok