Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 187
(1-445)
Bahsini ettiğimiz birleşik ve tek ve kudsî olan mes'ele ve hakikata bakan ve işaret eden sair hadîs ve rivaeytlerin kaydına geçiyoruz.
1- Resul-i Ekrem (A.S.M.)'ın sahih fermanıyla: ...
Yani: "En evvel Cenab-ı Hak benim nurumu yarattı." Bu hadîsin me'hazleri, 842 no.lu kısımda kayıtlıdır.
2- Ve aynı meâlde daha birçok rivayet ve hadîsler...
Yani: "Ben Peygamber iken, Âdem (A.S.) henüz ruh ve cesed arasında idi." Bu hadîsin me'hazleri: Meftah-u Künûz-is Sünne sh: 449, 450; El-Fetavi-l Hadîsiye -Heysemî sh: 115; Müsned-i Ahmed 4/66, 5/59 ve 379; El-Feth-ül Kebir 2/33 ve 334 (Hilyet-ül Evliya, İbn-i Sad ve İbn-i Hibban'dan nakil); EdDürer-ül Müntesire sh: 126; İbn-i Hibban ve Hâkim'den nakil; Kenz-ül Ummal 2/409; Tirmizî hadîs no: 3069; Mu'cem-üt Taberanî El-Kebir hadîs no: 12571 ve 12646; Eş-Şerîa - Acürrî sh: 416 ve daha bunlar gibi bir çok me'hazler...
3- Uzun ve meşhur hadîs...
Yani: İlk evvel Cenab-ı hak bir cevhereyi yarattı. Sonra ona heybet nazarıyla baktı. O madde ve cevhere Rabbisinin havfından erimeye ve titremeye başladı. Sonra da su olarak teşekkül etti... ilh.
Bu meşhur ve bütün ülema-i ümmetçe makbul ve bir çok ehl-i tefsir Âyetinin tefsirinde kaydettikleri bir hadîs-i şeriftir. Bu hadîsin me'hazleri, bu kitabın hadîs cetveli 142 no.lu bölümünde verildiği için burada tekrar edilmedi.
4- Kudsî bir nur halinde sulbden sulbe ve alındana alına intikal eden Nur-u Muhammedî hakkındaki hadîs veya hadîslerdir.
Bu hadîs veya hadîslerin nümune için sadece iki-üç me'ahazini veriyoruz: El-Havî Lil-Fetavî Suyutî 2/413; El-Metalib-ül Âliye 4/177; Kenz-ül Ummal 12/427; Delâil-in Nübüvve - Ebu Nuaym 1/85; Mecmaüz Zevaid 8/215
Eş-Şerîa - Acürrî sh: 428; Tefsir-i Ruh-ül Beyan - Burusevî 2/370, 3/543, 6/313
İşte mezkûr dört mes'ele ve hakikat hakkında gelen birçok hadîs-i şerifler, görüldüğü üzere, aynı hakikatın ayrı ayrı köşelerini tarif ediyorlar. Bu dört mes'eleden birisi hakkında gelen hadîslerden birisi sahih ise, diğerleri de sahih olur. Hattâ bil-farz, hepsi zaif de olsalar, yine de birlik içinde kuvvetlenirler.
Şimdi "Levlâke" hadîsinin aynı meâl ve mânasındaki sair hadîslerin me'hazlerini veriyorum:
Cem'-ül Fevaid 2/442 Taberranî-i Evsat ve Sagir'in Hazret-i Ömer'den (R.A.) tahric ettikleri uzun hadîsin âhirinde: ... hadîsi; keza, Eş-Şeriat sh: 427'de Hazret-i Âdem'e (A.S.) ... hadîsi ve Müsned-ül Firdevs 5/227 İbn-i Abbas'dan rivayet: Aynı bu hadîsi, İbn-i Hacer-i Aslakanî Tesdid-ül Kavs eserinde de nakleder. İkinci hadîsin Türkçe meâli; Cenab-ı Hak Resul-i Ekrem'e hitaben: "Sen olmasaydın Cennet'i halketmezdim, yine sen olmasaydın Cehennem'i yaratmazdım." buyurmuştur.
Dikkat edilirse, şu üstteki hadîs, hadîsinden mâna ve çerçeve itibariyle daha geniş ve daha kuvvetlidir. Çünki "Sen olmasaydın, ben felekleri, yani gökleri veya kâinatı yaratmazdım" ile, "Sen olmasaydın ben Cennet ve Cehennem'i yaratmazdım" arasında çok fark vardır. Birincisinde maddî âlem-i şehadet ve gökler veya kâinat vardır. İkincisinde âlem-i bekada olan ve kâinatın hilkatinin neticesi ve nihayeti olan Cennet ve Cehennem vardır.
Cennet ve Cehennem'in hilkatinden söz eden ve "Sen olmasaydın, ben onları yaratmazdım" olan ikinici hadîsin me'hazleri:
Kenz-ül Ummal hadîs no: 32025'tedir. Bu hadîsi, İbn-ül Cevzî'nin bu zamanda taklidçiliğini yapan Şam'lı Nâsirüddin El-Elbanî bile sadece zaif görebilmiş. (Bak: Silsilet-ül Ahadîs-i Azzaif No: 282)
Yine, aynı mânadaki hadîslerden birisi de: El-Esrar-ül Merfûa - Aliyy-ül Karî sh: 295 ve 296'da İbn-ül Asakir'in "Tarih-üş Şam" eserinden tahric etmiş olduğu uzun hadîsin âhirinde Yani: "Sen ya Muhammed olmasaydın, ben dünyayı halketmezdim."
Bir başka hadîs ise, Es-Sîret-ül Halebiyye 1/354 ve 355 ve keza Tefsir-i Ruhul Beyan - Burusevî 1/91 ve 7/23'de, Hazret-i Âdem'in mâlum hata ile Cennet'ten çıkarıldığı zaman, Hazret-i Muhammed'in (A.S.M.) ismini şefaatçı alarak, Allah'a yalvarmış, Cenab-ı Allah da O'nu affetmiş. Sonra Âdem'e sormuş: "Muhammed kimdir? Onu nasıl bildin?" Âdem (A.S.): "Ben onun ismini senin isminle birlikte Arş'a kavaiminde (direklerinde) görmüştüm. Ondan bildim ki; eğer O, senin yanında mahlukatın en sevgilisi olmasaydı, onu kendi ismine ilâve etmezdin" demiş.
1- Resul-i Ekrem (A.S.M.)'ın sahih fermanıyla: ...
Yani: "En evvel Cenab-ı Hak benim nurumu yarattı." Bu hadîsin me'hazleri, 842 no.lu kısımda kayıtlıdır.
2- Ve aynı meâlde daha birçok rivayet ve hadîsler...
Yani: "Ben Peygamber iken, Âdem (A.S.) henüz ruh ve cesed arasında idi." Bu hadîsin me'hazleri: Meftah-u Künûz-is Sünne sh: 449, 450; El-Fetavi-l Hadîsiye -Heysemî sh: 115; Müsned-i Ahmed 4/66, 5/59 ve 379; El-Feth-ül Kebir 2/33 ve 334 (Hilyet-ül Evliya, İbn-i Sad ve İbn-i Hibban'dan nakil); EdDürer-ül Müntesire sh: 126; İbn-i Hibban ve Hâkim'den nakil; Kenz-ül Ummal 2/409; Tirmizî hadîs no: 3069; Mu'cem-üt Taberanî El-Kebir hadîs no: 12571 ve 12646; Eş-Şerîa - Acürrî sh: 416 ve daha bunlar gibi bir çok me'hazler...
3- Uzun ve meşhur hadîs...
Yani: İlk evvel Cenab-ı hak bir cevhereyi yarattı. Sonra ona heybet nazarıyla baktı. O madde ve cevhere Rabbisinin havfından erimeye ve titremeye başladı. Sonra da su olarak teşekkül etti... ilh.
Bu meşhur ve bütün ülema-i ümmetçe makbul ve bir çok ehl-i tefsir Âyetinin tefsirinde kaydettikleri bir hadîs-i şeriftir. Bu hadîsin me'hazleri, bu kitabın hadîs cetveli 142 no.lu bölümünde verildiği için burada tekrar edilmedi.
4- Kudsî bir nur halinde sulbden sulbe ve alındana alına intikal eden Nur-u Muhammedî hakkındaki hadîs veya hadîslerdir.
Bu hadîs veya hadîslerin nümune için sadece iki-üç me'ahazini veriyoruz: El-Havî Lil-Fetavî Suyutî 2/413; El-Metalib-ül Âliye 4/177; Kenz-ül Ummal 12/427; Delâil-in Nübüvve - Ebu Nuaym 1/85; Mecmaüz Zevaid 8/215
Eş-Şerîa - Acürrî sh: 428; Tefsir-i Ruh-ül Beyan - Burusevî 2/370, 3/543, 6/313
İşte mezkûr dört mes'ele ve hakikat hakkında gelen birçok hadîs-i şerifler, görüldüğü üzere, aynı hakikatın ayrı ayrı köşelerini tarif ediyorlar. Bu dört mes'eleden birisi hakkında gelen hadîslerden birisi sahih ise, diğerleri de sahih olur. Hattâ bil-farz, hepsi zaif de olsalar, yine de birlik içinde kuvvetlenirler.
Şimdi "Levlâke" hadîsinin aynı meâl ve mânasındaki sair hadîslerin me'hazlerini veriyorum:
Cem'-ül Fevaid 2/442 Taberranî-i Evsat ve Sagir'in Hazret-i Ömer'den (R.A.) tahric ettikleri uzun hadîsin âhirinde: ... hadîsi; keza, Eş-Şeriat sh: 427'de Hazret-i Âdem'e (A.S.) ... hadîsi ve Müsned-ül Firdevs 5/227 İbn-i Abbas'dan rivayet: Aynı bu hadîsi, İbn-i Hacer-i Aslakanî Tesdid-ül Kavs eserinde de nakleder. İkinci hadîsin Türkçe meâli; Cenab-ı Hak Resul-i Ekrem'e hitaben: "Sen olmasaydın Cennet'i halketmezdim, yine sen olmasaydın Cehennem'i yaratmazdım." buyurmuştur.
Dikkat edilirse, şu üstteki hadîs, hadîsinden mâna ve çerçeve itibariyle daha geniş ve daha kuvvetlidir. Çünki "Sen olmasaydın, ben felekleri, yani gökleri veya kâinatı yaratmazdım" ile, "Sen olmasaydın ben Cennet ve Cehennem'i yaratmazdım" arasında çok fark vardır. Birincisinde maddî âlem-i şehadet ve gökler veya kâinat vardır. İkincisinde âlem-i bekada olan ve kâinatın hilkatinin neticesi ve nihayeti olan Cennet ve Cehennem vardır.
Cennet ve Cehennem'in hilkatinden söz eden ve "Sen olmasaydın, ben onları yaratmazdım" olan ikinici hadîsin me'hazleri:
Kenz-ül Ummal hadîs no: 32025'tedir. Bu hadîsi, İbn-ül Cevzî'nin bu zamanda taklidçiliğini yapan Şam'lı Nâsirüddin El-Elbanî bile sadece zaif görebilmiş. (Bak: Silsilet-ül Ahadîs-i Azzaif No: 282)
Yine, aynı mânadaki hadîslerden birisi de: El-Esrar-ül Merfûa - Aliyy-ül Karî sh: 295 ve 296'da İbn-ül Asakir'in "Tarih-üş Şam" eserinden tahric etmiş olduğu uzun hadîsin âhirinde Yani: "Sen ya Muhammed olmasaydın, ben dünyayı halketmezdim."
Bir başka hadîs ise, Es-Sîret-ül Halebiyye 1/354 ve 355 ve keza Tefsir-i Ruhul Beyan - Burusevî 1/91 ve 7/23'de, Hazret-i Âdem'in mâlum hata ile Cennet'ten çıkarıldığı zaman, Hazret-i Muhammed'in (A.S.M.) ismini şefaatçı alarak, Allah'a yalvarmış, Cenab-ı Allah da O'nu affetmiş. Sonra Âdem'e sormuş: "Muhammed kimdir? Onu nasıl bildin?" Âdem (A.S.): "Ben onun ismini senin isminle birlikte Arş'a kavaiminde (direklerinde) görmüştüm. Ondan bildim ki; eğer O, senin yanında mahlukatın en sevgilisi olmasaydı, onu kendi ismine ilâve etmezdin" demiş.
Ses Yok