Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 234
(1-445)
Risalede yeri: Mektubat sh: 97 (Dördüncü Nükteli İşaret'in Altıncı Esası)
Me'hazler: Ebu Davud hadîs no: 3607; El-Feth-ür Rabbanî Şerh-i Müsned-i Ahmed 22/233-234; Mecma-uz Zevaid 9/320, Heysemî demiş: Yani, "Onun ricali, sahih hadîs ricalidir"; El-İsabe FiTemyiz-is Sahabe hadîs no: 2260; Nil-ül Evtar 5/180; Müstedrek-ül Hâkim 2/17 (iki kanalla ve Zehebî de sıhhatini ikrar etmiş); Hayat-ı Ebu Hanife - Ebu Zehre sh:232; Mu'cem-üt Taberanî El-Kebir 22/946
Zabıt şekli ve hâdisenin cereyan tarzı:
Hadîs ve hâdise sahih ve sabittir ve şöyle cereyan etmiştir: Peygamber (A.S.M.) çarşı içinde bir Arabî'den bir at satın almak üzere onunla fiatta anlaşırlar. Resul-i Ekrem, Arabî'nin parasını evden getirmek üzere hızlı adımlarla yürümüş. Biraz yürüdükten sonra yavaşlamış. Bu arada bazı kimseler Arabî'nin yanına gelmşiler, -Resulullah'ın o atı satın aldığından haberleri yok- ata fiatlar vermeye başlamışlar. Arabî niyeti bozmuş ve arkadan Resulullah'a bağırmış: "Eğer atı alacak isen, gel fiat ver. Yoksa ben onu sattım" demiş. Resul-i Ekrem (A.S.M.) A'rabîden bunları duyunca, geri dönmüş ve A'rabîye "Bu atı ben senden satın almadım mı?" demiş. A'rabî: "Yok vallahi ben sana atı satmadım" diye iftira etmiş. Resul-i Ekrem ise, "Evet, ben onu satın aldım" demiş. A'rabî: "Bir şâhidin var mı?" demiş. O sırada sahabi-i celil Hazret-i Huzeyfe (R.A.): "Ya Resulallah, ben şâhidlik yaparım ki sen atı satın aldın" demiş. Resul-i Ekrem (A.S.M.) Hazret-i Huzeyfe'ye: "Neyle şâhidlik yapıyorsun?" diye sormuş. Huzeyfe: "Senin tasdikinle ya Resulallah!" demiş... ilh. Hadîsin râvisi Ammar bin Huzeyme'dir ki hâdiseyi, Peygamber'in asabından olan amucasından duymuştur.
226/19- «Refret'e binip Cebrail'i arkada bırakıp, Kab-ı Kavseyn'e koşup giden Zât-ı Nuranîsi...»
Bu hükmün başka bir ifade tarzı da, bu Risalenin Ondokuzuncu Nükteli İşareti'nin Beşinci Esasında şöyledir: «O'nun haberlerine değil cinn, değil ervah, değil melâike, belki Cibril'den başka Melâike-i Mukarrebîn dahi karışamıyor. Hattâ ekser evkatta O'nun arkadaşı olan Cebrail'i dahi geri bırakıyor.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 98 ve 193 (Dördüncü Nükte'nin Altıncı Esası ve Ondokuzuncu Nükte'nin Beşinci Esası)
Me'hazler: Bunda iki mes'ele vardır. Biri: Cebrail'i geride bırakıp Kâb-ı Kavseyne koşması... Diğeri de: O'nun haberlerine bazan Hazret-i Cebrail dahi karışamadığı hususudur.
Birinci mes'ele hakkında gelen birçok sahih hadîslerde, Sidret-ül Münteha'da Cebrail (A.S.)ın durup ileri gidememesi, Resul-i Ekrem (A.S.M.) ise Refret'e binip ötelere gitmesi hâdisesini kaydetmişlerdir. İsteyenler Mi'rac hakkındaki hadîslere dair 134 no.lu bölüme bakabilirler.
İkinci mes'ele: Keşf-ül Hafâ - Aclunî 2/173; Mektubat-ı İmam-ı Rabbanî 113 ve 253'de bir çok kaynaklardan nakledilmiş olan şu hadîs-i şerif: 'in gösterdiği mâna ile, Resulullah'ın hususî ve hâs bazı mazhariyet ve halleri olduğu kat'îdir. Evliya-i ümmet ise keşfen bir hakikatı hak ve doğru bulmuşlardır. Bu mes'ele geniş izahlar istiyor. Fakat buradaki durum kaldırmaz. Çünki bu makam izah ve şerh makamı değildir. Mes'eleyi "Risale-i Kuşeyriyye" gibi ehl-i tahkikin kitaplarına havale ederiz. Bu mes'ele ile alâkadar, Mevlâna Halid'in (K.S.) Divanı'nda şu beytini kaydederek bitiriyoruz:
Meâli: "O'nun manevî esrarını Cebrail dahi bilememektedir. Eğer O'nun sadece sadrının şakkedilmesi mes'elesini yüz kere anlatsak da, bu mes'ele yine de anlaşılmaz." (Divan-ı Mevlâna Hâlid ve Şerhi sh: 64)
227/20- «Minber üstünde cemaat-ı Sahabe içinde ferman etmiş ki:
Risalede yeri: Mektubat sh: 98, Lem'alar sh: 37
Me'hazler: (Bu hadîs mütevatirdir. Nazm-ül Mütenasir Fil-Hadîs-il Mütevatir sh: 125)
Türkçe Terceme Sahih-i Buharî 8/141; Arabça Sahih-i Buharî 3/243 ve 244, 4/249, 5/222, 7/74; Türkçe Terceme Ebu Davud Sünnet/12; Tirmizî Menakıb/30; Nesaî Cuma/27; Tuhfet-ül Ahvezî Şerh-i Tirmizî 1/227-288 hadîs no: 3775; Müsned-i Ahmed 5/37, 44, 49, 51 ve 354; Müsned-i Tayalisî hadîs no: 874; Müstedrek-ül Hâkim 3/175 (Zehebî sıhhatini kabul etmiş); Şerh-üs Sünne - Begavî 14/136 ve 351; El-Feth-ür Kebir 1/285; Mişkât-ül Masabih hadîs no: 6135, 3/256; El-Hasais-ül Kübra - Suyutî 2/474; EşŞifa - Kadı İyaz 1/474; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/698; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 6/442; Mu'cem-üt Taberanî El-Kebir 2/2588, 2590, 2591, 2592, 2593, 2594, 2595, 2596 ve 2597; Amel-ül Yevmi Vel-Leyle - İbn-üs Seniyy hadîs no: 389; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 2/554; Feth-ül Bâri Şerh-i Buharî 6/235; Amel-ül Yevmi Vel-Leyle - Nesaî hadîs no: 251, 252, 255
Zabıt şekli: Buharî'nin hadîsi:
Meâli: Ebu Said-i Basrî (yani meşhur Hasan-ı Basrî) diyor: Ben Ebu Bekre'den duydum ki, diyordu: "Ben Resulullah'ı minber üstünde Hasan bin Ali (Hazret-i Hasan R.A.) O'nun yanında olduğu halde görmüştüm. Resulullah (A.S.M.) kâh cemaata yüzünü çevirir konuşur, kâh da Hazret-i Hasan'a bakıyordu ve diyordu: "Şu benim oğlum Hasan var ya, o Seyyiddir. Ümid ediyorum ki, Cenab-ı Allah O'nunla müslümanların iki büyük ordusunun ıslah ettirir yani barıştırır."
Me'hazler: Ebu Davud hadîs no: 3607; El-Feth-ür Rabbanî Şerh-i Müsned-i Ahmed 22/233-234; Mecma-uz Zevaid 9/320, Heysemî demiş: Yani, "Onun ricali, sahih hadîs ricalidir"; El-İsabe FiTemyiz-is Sahabe hadîs no: 2260; Nil-ül Evtar 5/180; Müstedrek-ül Hâkim 2/17 (iki kanalla ve Zehebî de sıhhatini ikrar etmiş); Hayat-ı Ebu Hanife - Ebu Zehre sh:232; Mu'cem-üt Taberanî El-Kebir 22/946
Zabıt şekli ve hâdisenin cereyan tarzı:
Hadîs ve hâdise sahih ve sabittir ve şöyle cereyan etmiştir: Peygamber (A.S.M.) çarşı içinde bir Arabî'den bir at satın almak üzere onunla fiatta anlaşırlar. Resul-i Ekrem, Arabî'nin parasını evden getirmek üzere hızlı adımlarla yürümüş. Biraz yürüdükten sonra yavaşlamış. Bu arada bazı kimseler Arabî'nin yanına gelmşiler, -Resulullah'ın o atı satın aldığından haberleri yok- ata fiatlar vermeye başlamışlar. Arabî niyeti bozmuş ve arkadan Resulullah'a bağırmış: "Eğer atı alacak isen, gel fiat ver. Yoksa ben onu sattım" demiş. Resul-i Ekrem (A.S.M.) A'rabîden bunları duyunca, geri dönmüş ve A'rabîye "Bu atı ben senden satın almadım mı?" demiş. A'rabî: "Yok vallahi ben sana atı satmadım" diye iftira etmiş. Resul-i Ekrem ise, "Evet, ben onu satın aldım" demiş. A'rabî: "Bir şâhidin var mı?" demiş. O sırada sahabi-i celil Hazret-i Huzeyfe (R.A.): "Ya Resulallah, ben şâhidlik yaparım ki sen atı satın aldın" demiş. Resul-i Ekrem (A.S.M.) Hazret-i Huzeyfe'ye: "Neyle şâhidlik yapıyorsun?" diye sormuş. Huzeyfe: "Senin tasdikinle ya Resulallah!" demiş... ilh. Hadîsin râvisi Ammar bin Huzeyme'dir ki hâdiseyi, Peygamber'in asabından olan amucasından duymuştur.
226/19- «Refret'e binip Cebrail'i arkada bırakıp, Kab-ı Kavseyn'e koşup giden Zât-ı Nuranîsi...»
Bu hükmün başka bir ifade tarzı da, bu Risalenin Ondokuzuncu Nükteli İşareti'nin Beşinci Esasında şöyledir: «O'nun haberlerine değil cinn, değil ervah, değil melâike, belki Cibril'den başka Melâike-i Mukarrebîn dahi karışamıyor. Hattâ ekser evkatta O'nun arkadaşı olan Cebrail'i dahi geri bırakıyor.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 98 ve 193 (Dördüncü Nükte'nin Altıncı Esası ve Ondokuzuncu Nükte'nin Beşinci Esası)
Me'hazler: Bunda iki mes'ele vardır. Biri: Cebrail'i geride bırakıp Kâb-ı Kavseyne koşması... Diğeri de: O'nun haberlerine bazan Hazret-i Cebrail dahi karışamadığı hususudur.
Birinci mes'ele hakkında gelen birçok sahih hadîslerde, Sidret-ül Münteha'da Cebrail (A.S.)ın durup ileri gidememesi, Resul-i Ekrem (A.S.M.) ise Refret'e binip ötelere gitmesi hâdisesini kaydetmişlerdir. İsteyenler Mi'rac hakkındaki hadîslere dair 134 no.lu bölüme bakabilirler.
İkinci mes'ele: Keşf-ül Hafâ - Aclunî 2/173; Mektubat-ı İmam-ı Rabbanî 113 ve 253'de bir çok kaynaklardan nakledilmiş olan şu hadîs-i şerif: 'in gösterdiği mâna ile, Resulullah'ın hususî ve hâs bazı mazhariyet ve halleri olduğu kat'îdir. Evliya-i ümmet ise keşfen bir hakikatı hak ve doğru bulmuşlardır. Bu mes'ele geniş izahlar istiyor. Fakat buradaki durum kaldırmaz. Çünki bu makam izah ve şerh makamı değildir. Mes'eleyi "Risale-i Kuşeyriyye" gibi ehl-i tahkikin kitaplarına havale ederiz. Bu mes'ele ile alâkadar, Mevlâna Halid'in (K.S.) Divanı'nda şu beytini kaydederek bitiriyoruz:
Meâli: "O'nun manevî esrarını Cebrail dahi bilememektedir. Eğer O'nun sadece sadrının şakkedilmesi mes'elesini yüz kere anlatsak da, bu mes'ele yine de anlaşılmaz." (Divan-ı Mevlâna Hâlid ve Şerhi sh: 64)
227/20- «Minber üstünde cemaat-ı Sahabe içinde ferman etmiş ki:
Risalede yeri: Mektubat sh: 98, Lem'alar sh: 37
Me'hazler: (Bu hadîs mütevatirdir. Nazm-ül Mütenasir Fil-Hadîs-il Mütevatir sh: 125)
Türkçe Terceme Sahih-i Buharî 8/141; Arabça Sahih-i Buharî 3/243 ve 244, 4/249, 5/222, 7/74; Türkçe Terceme Ebu Davud Sünnet/12; Tirmizî Menakıb/30; Nesaî Cuma/27; Tuhfet-ül Ahvezî Şerh-i Tirmizî 1/227-288 hadîs no: 3775; Müsned-i Ahmed 5/37, 44, 49, 51 ve 354; Müsned-i Tayalisî hadîs no: 874; Müstedrek-ül Hâkim 3/175 (Zehebî sıhhatini kabul etmiş); Şerh-üs Sünne - Begavî 14/136 ve 351; El-Feth-ür Kebir 1/285; Mişkât-ül Masabih hadîs no: 6135, 3/256; El-Hasais-ül Kübra - Suyutî 2/474; EşŞifa - Kadı İyaz 1/474; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/698; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 6/442; Mu'cem-üt Taberanî El-Kebir 2/2588, 2590, 2591, 2592, 2593, 2594, 2595, 2596 ve 2597; Amel-ül Yevmi Vel-Leyle - İbn-üs Seniyy hadîs no: 389; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 2/554; Feth-ül Bâri Şerh-i Buharî 6/235; Amel-ül Yevmi Vel-Leyle - Nesaî hadîs no: 251, 252, 255
Zabıt şekli: Buharî'nin hadîsi:
Meâli: Ebu Said-i Basrî (yani meşhur Hasan-ı Basrî) diyor: Ben Ebu Bekre'den duydum ki, diyordu: "Ben Resulullah'ı minber üstünde Hasan bin Ali (Hazret-i Hasan R.A.) O'nun yanında olduğu halde görmüştüm. Resulullah (A.S.M.) kâh cemaata yüzünü çevirir konuşur, kâh da Hazret-i Hasan'a bakıyordu ve diyordu: "Şu benim oğlum Hasan var ya, o Seyyiddir. Ümid ediyorum ki, Cenab-ı Allah O'nunla müslümanların iki büyük ordusunun ıslah ettirir yani barıştırır."
Ses Yok