Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 246
(1-445)
275/68- «Resul-i Ekrem (A.S.M.) Kisra'nın elçisine demiş: "Şimdi Kisra'nın oğlu Şirveyh Perviz, Kisra'yı öldürdü." O elçi tahkik etmiş, aynı vakitte öyle olmuş, o da İslâm olmuş... Bazı ehadîste, o elçinin adı Firûz'dur.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 109
Me'hazler: Eş-Şifa 1/343; Şerh-üş Şifa - Hafacî 3/211 ve Aliyy-ül Karî 1/700; El-Hasais-ül Kübra 2/412; El-Feth-ül Kebir 1/164, Ebu Nuaym'in Delâil-ün Nübüvve'den nakil; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 2/348 ve 351; Hüccetullah Ale-l Âlemin - Nebhanî sh: 177; Kenz-ül Ummal 8/338, 11/369 ve 12/347; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 4/390; El-Bidaye Ven-Nihaye - İbn-i Kesir 4/268, 272
Zabıt şekli: (Rivayetteki hâdise, bir kaç şekilde vürûd etmiştir. Şifa'nın şârihleri, aynen Hazret-i Üstad'ın kaydettiği gibi o elçinin ismi Firûz olduğunu yazmışlar. Fakat Beyhakî, İbn-i Kesir'in kaydettikleri şekil ise şöyledir:
"Kisra, Peygamber'in mektubunu yırttıktan sonra, Yemen'deki kendi vezir ve valisi Bazam adındaki adama bir mektub yazarak: "Şu Hicaz'da zuhur etmiş ve ben Peygamberim diyen adamın ahvalini anlamak ve neticede onu yakalayıp bana göndermek üzere iki kahramanını gönder." diye emretmiş. Yemen valisi Bazam ise, kendi kahramanı, aynı zamanda kâtip ve muhasibi Ebazüveyh ile Hırhıra ismindeki adamı Resulullah'a göndermiş. Medine'ye, Resulullah'a gelen bu iki şahsın sakalları traş edilmiş, bıyıkları uzun ve ağızlarına sarkmış olduğundan Peygameber'in nazar-ı istikrahını celbetti. Bunlar Resulullah'a söyleyeceklerini söylediler. Resul-i Ekrem (A.S.M.) onlara dedi: "Bugün gidin, yarın gelin. Size o zaman cevab vereyim."
O gece Peygamber'e semadan, yani Cibril-i Emîn vasıtasıyla emir geldi ki, "Kisra'nın oğlu Şirveyh bu gece babasını öldürdü." Sabah oluncu, Resul-i Ekrem (A.S.M.) o iki elçiyi yanına çağırmış, onlar hâdiseyi anlatmış... ilh.
276/69- «Nakl-i sahih-i kat'î ile, Hatıb bin Beltaa'nın, gizil Kureyş'e gönderdiği mektubu haber vermiş. Hazret-i Ali'yle Mikdad'ı göndermiş: "Filan mevkide bir şahısta şöyle bir mektub var, alınız, getiriniz." Gittiler, aynı yerde, aynı mektubu buldular getirdiler... Hatıb'ı celbetti: "Neden yaptın?" demiş. O da özür beyan etmiş, özrünü kabul etmiş.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 109
Me'hazler: Sahih-i Buharî 4/72, 5/184; Sahih-i Müslim hadîs no: 2494; Müstedrek-ül Hâkim 3/301; Cem'-ül Fevaid 2/139; Müsned-i Ahmed 1/80; Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/342; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/698; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 5/14
Zabıt şekli: Buharî'nin hadîsi: Râvi İmam-ı Ali'dir. Der ki: "Resulullah (A.S.M.) beni, Zübeyr'i ve Mikdad bin El- Esved'i çağırdı ve emretti: "Filân yere gideceksiniz, bir meyve bahçesine rast geldiğinizde, bahçenin içinde devenin
üzerinde bir hevdeç bulursunuz (kadınların içinde oturup seyahat etmelerine mahsus devenin sırtında yapılan bir çeşit hol.) İçinde oturmuş olan kadında bir mektub var, onu alın, getirin.
Gittik, aynen öyle bulduk ve getirdik. Resulullah Hatıb bin Beltaa'yı çağırdı. "Bu nedir ya Hatıb?.." dedi. O da mazeretini ve bunu ne için yaptığını samimiyetlğe beyan ederek ve "Ben bir küfür ve irtidad yolunda veya onlara yardım için bunu yapmadım." dedikten sona, Resulullah (A.S.M.) özürünü kabul etti. Fakat bu arada Hazret-i Ömer ayaga kalkarak dedi ki: "İzin ver ya Resulullah, bu münafığın kellesini uçurayım." Peygamber (A.S.M.) dedi: "Ya Ömer! Biliyor musun, O Bedir Harbi'ne iştirak etmiş bir insandır. Sen Bedir Harbi'ne iştirak edenler için Cenab-ı Hakk'ın ne dediğini biliyor musun?" Ve Bedir Harbi'ne iştirak edenlere, Cenab-ı Allah hitaben: "Siz ne yaparsanız yapınız, ben sizi affetmişim" demiş, diyerek Hazret-i Ömer'i teskin etmiş.
277/70- «Nakl-i sahih-i kat'î ile, Utbe bin Ebi Leheb hakkında ferman etmiş ki: Utbe'nin akıbet-i feciasını haber vermiş... Sonra Yemen tarafına giderken bir aslan gelip onu yemiş.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 109
Me'hazler: (395 no.lu bölümde de aynı hâdisenin bir başka tarzı için bazı me'hazler verilmiştir. Oraya da müracaat.)
Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/343; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/699; keza Nesim-ür Riyad - Hafacî 3/139; Kenz-ül Ummal hadîs no: 438- 439; El-Hasais-ül Kübra - Suyutî 1/366; Cem'-ül Fevaid 2/64; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 2/335
Zabıt şekli: Bu mevzudaki rivayetler muhteliftir. Bazı rivayetlerde Ebu Leheb'in oğlu Leheb hakkında Peygamber beddua etmiş, bazı rivayetlerde de, yine Ebi Leheb'in oğlu Uteybe hakkında beddua etmiş... Amma rivayetlerin ekserisinde Utbe bin Ebi Leheb hakkındadır ki, hâdise şöyle olmuştur:
Sûre-i Tebbet nâzil olduktan sonra, Ebu Leheb, Peygamber'in iki damadı olan oğulları Utbe ve Uteybe'yi çağırmış ve onlara emretmiş ki: "Her ikiniz de onun kızlarını boşayacaksınız! Yoksa ben babanız olmayacağım." Anneleri de aynı şeyi istemiş... Sonra bu ikisi Peygamber'in kızlarını boşayıp göndermişler. Sonra da, bu Utbe denilen herif gelmiş, Resulullah'a karş galiz sözler sarfetmiş. Bununla da kalmamış, Peygamber'in yakasına yapışmış ve gömleğini yırtmıştır. Resul-i Ekrem (A.S.M.) demiş: "Ben Allah'tan istiyorum ki ona bir itini musallat etsin."
Ve hadîs veya hadîsenin diğer tarafında ise, yine ihtilâf vardır. Kimisi, "Şam tarafına giderken, geceleyin bir arslan gelmiş, onun kellesini koparmış ve yemiş." demişler. Kimisi de, "Yemen tarafına giderken hâdisenin vuku' bulduğunu" kaydetmişlerdir. Amma Şam ile Mekke arasında ne büyük bir orman ve dağ vardır ki, orada arslan bulunsun... fakat Yemen tarafında ise dağlar da var, ormanlar da var, arslanlar da vardır.
278/71- «Nakl-i sahih-i kat'î ile Feth-i Mekke vaktinde Hazret-i Bilâl-i Habeşî Kâbe damına çıkıp ezan okumuş. Rüesa-i Kureyş'ten Ebu Süfyan, Hattab bin Üseyd ve Haris bin Hişşam oturup konuşmuşlar. Hattab dedi: "Pederim Üseyd bahtiyar idi ki, bu günü görmedi." Haris dedi ki: "Muhammed bu siyah kargadan başka adam bulamadı mı ki müezzin yapsın." Hazret-i Bilâl-i Habeşî'yi tezyif etti... Ebu Süfyan dedi: "Ben korkarım, bir şey demiyeceğim. Kimse olmasa da, şu Batha'nın taşları O'na haber verecek, o
bilecek..." Hakikatten bir parça sonra, Resul-i Ekrem (A.S.M.) onlara rast geldi, harfiyyen konuştuklarını söyledi. O vakit Hattab ile Haris şehadet getirdiler, müslüman oldular.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 109
Me'hazler: Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/750; keza Hafacî 3/219-220; El-Metalib-ül Âliye hadîs no: 4366, hadîsin ilk kısmını almıştır. İkinci kısmı ise, Zâd-ül Maad Kitabı 3/409-410'da kayıtlıdır; Siret-ü İbn-i Hişşam 2/413; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 5/75
Zabıt şekli: Me'hazlerde aynen Üstad'ın kaydettiği tarzda olduğu için, tekrar etmeye gerek görmedik.
Risalede yeri: Mektubat sh: 109
Me'hazler: Eş-Şifa 1/343; Şerh-üş Şifa - Hafacî 3/211 ve Aliyy-ül Karî 1/700; El-Hasais-ül Kübra 2/412; El-Feth-ül Kebir 1/164, Ebu Nuaym'in Delâil-ün Nübüvve'den nakil; Delâil-ün Nübüvve - Ebu Nuaym 2/348 ve 351; Hüccetullah Ale-l Âlemin - Nebhanî sh: 177; Kenz-ül Ummal 8/338, 11/369 ve 12/347; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 4/390; El-Bidaye Ven-Nihaye - İbn-i Kesir 4/268, 272
Zabıt şekli: (Rivayetteki hâdise, bir kaç şekilde vürûd etmiştir. Şifa'nın şârihleri, aynen Hazret-i Üstad'ın kaydettiği gibi o elçinin ismi Firûz olduğunu yazmışlar. Fakat Beyhakî, İbn-i Kesir'in kaydettikleri şekil ise şöyledir:
"Kisra, Peygamber'in mektubunu yırttıktan sonra, Yemen'deki kendi vezir ve valisi Bazam adındaki adama bir mektub yazarak: "Şu Hicaz'da zuhur etmiş ve ben Peygamberim diyen adamın ahvalini anlamak ve neticede onu yakalayıp bana göndermek üzere iki kahramanını gönder." diye emretmiş. Yemen valisi Bazam ise, kendi kahramanı, aynı zamanda kâtip ve muhasibi Ebazüveyh ile Hırhıra ismindeki adamı Resulullah'a göndermiş. Medine'ye, Resulullah'a gelen bu iki şahsın sakalları traş edilmiş, bıyıkları uzun ve ağızlarına sarkmış olduğundan Peygameber'in nazar-ı istikrahını celbetti. Bunlar Resulullah'a söyleyeceklerini söylediler. Resul-i Ekrem (A.S.M.) onlara dedi: "Bugün gidin, yarın gelin. Size o zaman cevab vereyim."
O gece Peygamber'e semadan, yani Cibril-i Emîn vasıtasıyla emir geldi ki, "Kisra'nın oğlu Şirveyh bu gece babasını öldürdü." Sabah oluncu, Resul-i Ekrem (A.S.M.) o iki elçiyi yanına çağırmış, onlar hâdiseyi anlatmış... ilh.
276/69- «Nakl-i sahih-i kat'î ile, Hatıb bin Beltaa'nın, gizil Kureyş'e gönderdiği mektubu haber vermiş. Hazret-i Ali'yle Mikdad'ı göndermiş: "Filan mevkide bir şahısta şöyle bir mektub var, alınız, getiriniz." Gittiler, aynı yerde, aynı mektubu buldular getirdiler... Hatıb'ı celbetti: "Neden yaptın?" demiş. O da özür beyan etmiş, özrünü kabul etmiş.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 109
Me'hazler: Sahih-i Buharî 4/72, 5/184; Sahih-i Müslim hadîs no: 2494; Müstedrek-ül Hâkim 3/301; Cem'-ül Fevaid 2/139; Müsned-i Ahmed 1/80; Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/342; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/698; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 5/14
Zabıt şekli: Buharî'nin hadîsi: Râvi İmam-ı Ali'dir. Der ki: "Resulullah (A.S.M.) beni, Zübeyr'i ve Mikdad bin El- Esved'i çağırdı ve emretti: "Filân yere gideceksiniz, bir meyve bahçesine rast geldiğinizde, bahçenin içinde devenin
üzerinde bir hevdeç bulursunuz (kadınların içinde oturup seyahat etmelerine mahsus devenin sırtında yapılan bir çeşit hol.) İçinde oturmuş olan kadında bir mektub var, onu alın, getirin.
Gittik, aynen öyle bulduk ve getirdik. Resulullah Hatıb bin Beltaa'yı çağırdı. "Bu nedir ya Hatıb?.." dedi. O da mazeretini ve bunu ne için yaptığını samimiyetlğe beyan ederek ve "Ben bir küfür ve irtidad yolunda veya onlara yardım için bunu yapmadım." dedikten sona, Resulullah (A.S.M.) özürünü kabul etti. Fakat bu arada Hazret-i Ömer ayaga kalkarak dedi ki: "İzin ver ya Resulullah, bu münafığın kellesini uçurayım." Peygamber (A.S.M.) dedi: "Ya Ömer! Biliyor musun, O Bedir Harbi'ne iştirak etmiş bir insandır. Sen Bedir Harbi'ne iştirak edenler için Cenab-ı Hakk'ın ne dediğini biliyor musun?" Ve Bedir Harbi'ne iştirak edenlere, Cenab-ı Allah hitaben: "Siz ne yaparsanız yapınız, ben sizi affetmişim" demiş, diyerek Hazret-i Ömer'i teskin etmiş.
277/70- «Nakl-i sahih-i kat'î ile, Utbe bin Ebi Leheb hakkında ferman etmiş ki: Utbe'nin akıbet-i feciasını haber vermiş... Sonra Yemen tarafına giderken bir aslan gelip onu yemiş.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 109
Me'hazler: (395 no.lu bölümde de aynı hâdisenin bir başka tarzı için bazı me'hazler verilmiştir. Oraya da müracaat.)
Eş-Şifa - Kadı İyaz 1/343; Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/699; keza Nesim-ür Riyad - Hafacî 3/139; Kenz-ül Ummal hadîs no: 438- 439; El-Hasais-ül Kübra - Suyutî 1/366; Cem'-ül Fevaid 2/64; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 2/335
Zabıt şekli: Bu mevzudaki rivayetler muhteliftir. Bazı rivayetlerde Ebu Leheb'in oğlu Leheb hakkında Peygamber beddua etmiş, bazı rivayetlerde de, yine Ebi Leheb'in oğlu Uteybe hakkında beddua etmiş... Amma rivayetlerin ekserisinde Utbe bin Ebi Leheb hakkındadır ki, hâdise şöyle olmuştur:
Sûre-i Tebbet nâzil olduktan sonra, Ebu Leheb, Peygamber'in iki damadı olan oğulları Utbe ve Uteybe'yi çağırmış ve onlara emretmiş ki: "Her ikiniz de onun kızlarını boşayacaksınız! Yoksa ben babanız olmayacağım." Anneleri de aynı şeyi istemiş... Sonra bu ikisi Peygamber'in kızlarını boşayıp göndermişler. Sonra da, bu Utbe denilen herif gelmiş, Resulullah'a karş galiz sözler sarfetmiş. Bununla da kalmamış, Peygamber'in yakasına yapışmış ve gömleğini yırtmıştır. Resul-i Ekrem (A.S.M.) demiş: "Ben Allah'tan istiyorum ki ona bir itini musallat etsin."
Ve hadîs veya hadîsenin diğer tarafında ise, yine ihtilâf vardır. Kimisi, "Şam tarafına giderken, geceleyin bir arslan gelmiş, onun kellesini koparmış ve yemiş." demişler. Kimisi de, "Yemen tarafına giderken hâdisenin vuku' bulduğunu" kaydetmişlerdir. Amma Şam ile Mekke arasında ne büyük bir orman ve dağ vardır ki, orada arslan bulunsun... fakat Yemen tarafında ise dağlar da var, ormanlar da var, arslanlar da vardır.
278/71- «Nakl-i sahih-i kat'î ile Feth-i Mekke vaktinde Hazret-i Bilâl-i Habeşî Kâbe damına çıkıp ezan okumuş. Rüesa-i Kureyş'ten Ebu Süfyan, Hattab bin Üseyd ve Haris bin Hişşam oturup konuşmuşlar. Hattab dedi: "Pederim Üseyd bahtiyar idi ki, bu günü görmedi." Haris dedi ki: "Muhammed bu siyah kargadan başka adam bulamadı mı ki müezzin yapsın." Hazret-i Bilâl-i Habeşî'yi tezyif etti... Ebu Süfyan dedi: "Ben korkarım, bir şey demiyeceğim. Kimse olmasa da, şu Batha'nın taşları O'na haber verecek, o
bilecek..." Hakikatten bir parça sonra, Resul-i Ekrem (A.S.M.) onlara rast geldi, harfiyyen konuştuklarını söyledi. O vakit Hattab ile Haris şehadet getirdiler, müslüman oldular.»
Risalede yeri: Mektubat sh: 109
Me'hazler: Şerh-üş Şifa - Aliyy-ül Karî 1/750; keza Hafacî 3/219-220; El-Metalib-ül Âliye hadîs no: 4366, hadîsin ilk kısmını almıştır. İkinci kısmı ise, Zâd-ül Maad Kitabı 3/409-410'da kayıtlıdır; Siret-ü İbn-i Hişşam 2/413; Delâil-ün Nübüvve - Beyhakî 5/75
Zabıt şekli: Me'hazlerde aynen Üstad'ın kaydettiği tarzda olduğu için, tekrar etmeye gerek görmedik.
Ses Yok