Zülfikar Risalesi | Zülfikar Birinci Makamı | 62
(1-134)

Birincisi: İmâm-ı Beyhakî başta, ehl-i hadîs haber veriyorlar ki: Bi’r-i Kubâ denilen kuyunun suyu ba’zı kesiliyordu. Yâni bitiyordu. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm abdest suyunu içine koyup duâ ettikten sonra, kesretle devam etti, daha hiç kesilmedi.

İkincisi: Başta Ebû Nuaym Delâil-i Nübüvvet’te, ehl-i hadîs haber veriyorlar ki: Enes’in evindeki kuyuya, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm tükürüğünü içine atıp duâ etmiş, Medine-i Münevvere’de en tatlı su o olmuş.

Üçüncüsü: İbn-i Mâce haber veriyor ki: Mâ-i Zemzem’den bir kova su, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a getirdiler. Bir parça ağzına aldı, kovaya boşalttı. Kova misk gibi râyiha verdi.

Dördüncüsü: İmâm-ı Ahmed İbn-i Hanbel haber veriyor ki: Bir kuyudan, bir kova su çıkardılar. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm içine ağzının suyunu akıtıp kuyuya boşalttıktan sonra, misk gibi râyiha vermeğe başladı.

Beşincisi: Ricalullahtan ve İmâm-ı Müslim ve ulemâ-i Mağrib’in mûtemedi ve makbûlü olan Hammad İbn-i Seleme haber veriyor ki: Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm deriden bir tuluğa su doldurup ağzına üflemiş, duâ etmiş. Bağladı, bir kısım sahâbeye verdi. “Ağzını açmayınız! Yalnız abdest aldığınız vakit açınız.” demiş. Gitmişler, abdest almak vaktinde ağzını açmışlar. Görüyorlar ki, hâlis bir süt, ağzında da kaymak yağ. İşte bu beş cüz’ü; ba’zıları meşhur, ba’zı da mühim imamlar naklediyorlar. Bunlar ve burada nakledilmeyenlerle mecmûu; ma’nevî tevâtür gibi bir mu’cize-i mutlakanın tahakkukunu gösteriyorlar.

Sekizinci Misâl: Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın mesh ve duâsiyle, sütsüz ve kısır keçilerin; mübârek elinin temasiyle ve duâsıyla sütlü, hem çok sütlü olmaları misâlleri ve cüz’iyatları çoktur. Biz, yalnız meşhur ve kat’i iki-üç misâli, nümûne olarak zikrediyoruz:

Birincisi: Ehl-i Siyer’in bütün muteber kitapları haber veriyorlar ki: Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Ebû Bekir-is-Sıddîk ile beraber hicret ederken, Âtiket Bint-il Huzâiye denilen Ümm-ü Mabed hânesine gelmişler. Gâyet zaîf, sütsüz, kısır bir keçi orada vardı. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Ümm-ü Ma’bed’e ferman etti: “Bunda süt yok mudur?” Ümm-ü Ma’bed demiş ki: “Bunun vücûdunda kan yoktur, nereden süt verecek?” Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm gidip o keçinin beline elini sürmüş, memesini de meshetmiş, duâ etmiş. Sonra demiş: “Kap getiriniz, sağınız!” Sağdılar. Resûl-i Ekrem Aleyhis-salâtü Vesselâm, Ebû Bekir-is-Sıddîk ile içtikten sonra, o hâne halkı da doyuncaya kadar içmişler. O keçi kuvvetlenmiş, öyle de mübârek kalmış.

Ses Yok