OSMAN TOPRAK
l9l4'de Eskişehir'de doğdu, Yalaman Camiinde uzun yıllar imamlık yaptı. l948'de Afyon hapsinde Bediüzzaman'la birlitte iki ay hapis yattı.
Eskişehir Yalaman Camii yanında, emekli imam, nur gibi, ruh gibi, melek gibi, Osman Toprak'ı dinlemekteyiz.
O kadar rahat, tatlı ve içten, tekellüfsüz anlatıyor ki, insanı bir anda kara ve karanlık dünyadan alıp, ötelere, ebedlerin nurlu âlemlerini götürüyor.
Kendileri aslen evlâd-ı fatihandan. Anne ve babası Silistreli.
Şahidi olduğu aziz günleri şöyle dillendiriyor:
Camide Nurları arıyorlardı
"l948'de Ankara'dan yazılan bir mektupta 'Yalaman Camii imamında Nur'lar var' şeklinde olan cümleyi Kalabak Camii şeklinde okumuşlar. Devamlı Kalabak Camiini arıyorlar. Daha sonra bir kâtip 'Bu kelime Kalabak değil. Yalaman'dır' diye mektubu doğru dürüst okumuş. Çeşitli kıyafette ve şekilde polisler gelerek camiin etrafında dolaşmaya başladılar. İki kişi camiye ayakkabı ile girdi. Orada bulunan Nur'larla alâkalı mektubu beş-altı memur görmedi. Sözler'i ve Mektubat'ı görerek hemen aldılar. O gün beni öğlen on ikiden akşam dokuza kadar karakolda ayakta beklettiler. Sonra kelepçelenerek iki jandarma nezaretinde Afyon hapsine doğru yola çıktık.
"Eskişehir'de Abdullah Efendi isminde âlim bir zâtın 'Bediüzzaman kimdir?' sualine cevap veren fevkalâde bir yazısı vardı. Bu yazı Hasan Çalışkan'da kalmıştı.
"Afyon hapsinde Üstad bize şöyle buyurdu: 'Eskişehir'den Abdullah Efendiyi(*) ve diğerlerini tevkif edip getireceklerdi. Fakat Eskişehir namına sen geldin.'
"Tahiri Mutlu'nun mânevi makamı"
"Afyon hapsinde tam altmış dört gün mevkuf kaldım. Bu mevkufiyetim merhum Tahirî Mutlu'nun koğuşunda geçti.
"Hapiste Üstadla devamlı görüşmelerimiz olurdu. Üstad bana bir gün şöyle buyurdu: 'Onlar seni başka bir koğuşa koyacaklardı. Ben seni Tahirî'nin yanına verdim. Beni altı koğuş gezdirmişlerdi, sonunda Tahirî'nin koğuşunda kaldım.'
"Üstad, merhum Tahirî Mutlu için şöyle diyordu: 'Tahiri'nin öyle bir derecesi var ki, manevî sahadaki derecelerinden birisini görse dünyayı terk eder. Bunu kendisine söyleme. Tahirî dolu testidir, artık su almaz. Eğer bu durumu kendisi bilseydi dünyada harcardı. Bu mânevi varlığı âhirette ümmet-i Muhammede faydası olacak' diye anlatmıştı.
"Emirdağ'ına Hacı Şükrü ile birlikte Üstadın ziyaretine çok giderdik. Bir gün Emirdağ'ında bir bahçede idi, 'Fesübhanallah, niye geldiniz?' deyince 'Biz de sizi görmek istedik' dedik. 'Sıkıntılı bir zamanda niye geldiniz? Bu gelişiniz onların gözünü korkutmuştur' diye tebessüm ederek bize üzüm ikram etti, sonra ayrıldık.
"Afyon mahkemesinden sonra Üstadla beraber çıktık. Sivil bir polis beni sıkıştırdı. Bunu Üstada söyledim. Üstad 'Bunların hepsi benim kardaşımdır, hakkımı helâl ediyorum' dedi.
Üstadın abdest alışı
"Eskişehir Yıldız Otelinde bir gün abdest suyunu ben döktüm, üç seferinde de avucunu iyice dolduruyordu. afyon'da ikindi namazı için bir yere gitmiştik. Çalışkanlar da vardı. 'Üst tarafta ben namaz kılacağım, bizim meşrebimize böyle uygundur, siz aşağıda kalın' demişti.
"l95l'de Üstad Eskişehir'in Yıldız Otelinde ziyaretçisi olan bir mühendise ders veriyordu. Daha sonra mühendis, 'Hayatımda böyle bir mühendis görmedim' diye hislerini dile getirdi.
"Bir gün Üstada börek yapıp götürmüştüm. 'Kimse görmesin, yoksa göz hakkı kalır' dedi. Abdullah Çalışkan'la bana on kuruş göndererek, 'Bunu almazsa boğazımdan geçmez' dedi."
* Abdullah Toprak; Muttalip köyünden Hacı Hilmi Efendinin yakınlarından, Eskişehir Müftülüğünü yapmış bir zattır. "Bediüzzaman kimdir?" başlıklı çok mühim bir yazısı vardır.