Şualar | Üçüncü Şuâ | 48
(44-62)

Ey Fa’alün Limâ Yürid! Cevv-i fezadaki faaliyetinle her vakit bir nümûne-i haşir ve kıyamet göstermek, bir saatte yazı kışa ve kışı yaza döndürmek, bir âlem getirmek, bir âlem gayba göndermek misillü şuunatta bulunan kudretin; dünyayı âhirete çevirecek ve âhirette şuunat-ı sermediyeyi gösterecek işâretini veriyor.

Ey Kadîr-i Zülcelâl! Cevv-i fezadaki hava, bulut ve yağmur, berk ve ra’d; senin mülkünde, senin emrin ve havlin ile, senin kuvvet ve kudretinle musahhar ve vazifedardırlar. Mahiyetçe birbirinden uzak olan bu feza mahlûkatı, gâyet sür’atli ve âni emirlere ve çabuk ve acele kumandalara itâat ettiren âmir ve hâkimlerini takdis ederek, rahmetini medh ü sena ederler.

Ey Arz ve Semâvâtın Hâlık-ı Zülcelâli! Senin Kur’ân-ı Hakîm’inin ta’limiyle ve Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın dersiyle îman ettim ve bildim ki: Nasıl semâvât yıldızlariyle ve cevv-i feza müştemilatiyle senin vücub-u vücûduna ve senin birliğine ve vahdetine şehâdet ediyorlar. Öyle de: Arz bütün mahlûkatiyle ve ahvaliyle senin mevcûdiyetine ve vahdetine, mevcûdâtı adedince şehâdetler ve işâretler ederler. Evet zeminde hiçbir tahavvül ve ağaç ve hayvanlarında her senede urbasını değiştirmek gibi hiçbir tebeddül -cüz’î olsun, küllî olsun- yoktur ki; intizamiyle, senin vücûduna ve vahdetine işâret etmesin. Hem hiçbir hayvan yoktur ki, za’fiyet ve ihtiyacının derecesine göre verilen rahîmane rızkiyle ve yaşamasına lüzumu bulunan cihâzâtının hakîmane verilmesiyle, senin varlığına ve birliğine şehâdeti olmasın. Hem her baharda gözümüz önünde îcad edilen nebâtât ve havyanattan hiçbir tanesi yoktur ki, san’at-ı acibesiyle ve latif zînetleriyle ve tam temeyyüzüyle ve intizamiyle ve mevzuniyetiyle seni bildirmesin. Ve zemin yüzünü dolduran ve nebâtât ve hayvanat denilen kudretinin hârikaları ve mu’cizeleri; mahdut ve maddeleri bir ve müteşabih olan yumurta ve yumurtacıklardan ve katrelerden ve habbe ve habbeciklerden ve çekirdeklerden; yanlışsız, mükemmel, süslü, alâmet-i farikalı olarak yaratılışları, Sâni’-i Hakîmlerinin vücûduna ve vahdetine ve hikmetine ve hadsiz kudretine öyle bir şehâdettir ki, ziyanın Güneşe şehâdetinden daha kuvvetli ve parlaktır.

Dinle
-