Evet; biz bir cemiyetiz ve öyle bir cemiyetimiz var ki, her asırda, üç yüz elli milyon dahil mensubları var ve her gün beş def’a namazda, o mukaddes cemiyetin prensiplerine kemâl-i hürmetle alâkalarını ve hizmetlerini gösteriyorlar.
kudsî programiyle birbirinin yardımına, duâlariyle ve ma’nevî kazançlariyle koşuyorlar. İşte biz bu mukaddes ve muazzam cemiyetin efradındanız ve husûsi vazifemiz de, Kur’ân’ın îmanî hakîkatlarını tahkikî bir sûrette ehl-i îmana bildirip, onları ve kendimizi î’dâm-ı ebedîden ve dâimî, berzahî haps-i münferidden kurtarmaktır. Sâir dünyevi ve siyasî ve entrikalı cemiyet ve komitelerle ve bizim medâr-ı ittihamımız olan cemiyetcilik gibi asılsız ve ma’nasız gizli cemiyetle hiçbir münâsebetimiz yoktur ve tenezzül etmeyiz.
(*): Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, Denizli Mahkemesi Müdâfaa-namesine ba’zı lüzumlu tayy ve ilâveleri yaparak Afyon Mahkemesine -vahdet-i mes’ele münâsebetiyle- aynı müdâfaanameyi ibraz ettiğinden, bu Denizli Müdâfaanamesinin büyük bir kısmını, Afyon Mahkemesi Müdâfaanamesiyle birleştirmiş ve On Dördüncü Şuâ nâmını vermiştir.