Şualar | OnBeşinci Şuâ | 619
(529-621)

Amma Risâle-i Nur’un kıymet ve ehemmiyetine işârî ve remzî bir tarzda Hazret-i Ali (R.A.) ve Gavs-ı A’zam’ın (R.A.) ihbaratı nev’inden, Kur’ân-ı Mu’ciz-ül Beyân dahi bu zamanda bir mu’cize-i ma’nevîyesi olan Risâle-i Nur’a nazar-ı dikkati celbetmesine ma’na-yı işarî tabakasından rumuz ve imaları, i’cazının şe’nindendir. Ve o lisan-ı gaybın belâgat-ı mu’cizekâranesinin muktezâsıdır.

Evet, Eskişehir hapishânesinde dehşetli bir zamanda ve kudsî bir teselliye çok muhtaç olduğumuz hengâmda, ma’nevî bir ihtarla: “Risâle-i Nur’un makbuliyetine eski evliyalardan şahid getiriyorsun. Halbuki

sırriyle en ziyâde bu mes’elede söz sâhibi Kur’ândır. Acaba Risâle-i Nur’u Kur’ân kabul eder mi? Ona ne nazarla bakıyor?” denildi. O acib suâl karşısında bulundum. Ben de Kur’ândan istimdad eyledim. Birden otuz üç âyetin ma’na-yı sarihinin teferruatı nev’indeki tabakattan ma’na-yı işarî tabakasından (ve o ma’na-yı işarî külliyetinde dâhil) bir ferdi Risâle-i Nur olduğunu ve duhûlüne ve medâr-ı imtiyazına birer kuvvetli karine bulunmasını bir saat zarfında hissettim. Ve bir kısmı bir derece îzahlı ve bir kısmını mücmelen gördüm. Kanaatıma hiçbir şek ve şübhe ve vehim ve vesvese kalmadı. Ve ben de ehl-i îmanın îmanını Risâle-i Nur ile takviye etmek niyetiyle o kat’i kanaatımı yazdım ve has kardeşlerime mahrem tutulmak şartiyle verdim. Ve o risâlede biz demiyoruz ki, âyâtın ma’na-yı sarihi budur. Tâ hocalar desin. Hem dememişiz ki ma’nayı işarînin külliyeti budur. Belki diyoruz ki, ma’na-yı sarihinin tahtında müteaddit tabakalar var. Bir tabakası da ma’na-yı işârî ve remzîdir. Ve o ma’na-yı işarî de bir küllîdir. Her asırda cüz’iyatları var. Ve Risâle-i Nur dahi bu asırda o ma’nayı işarî tabakasının külliyetinde bir ferddir ve o ferdin kasden bir medâr-ı nazar olduğuna ve ehemmiyetli bir vazife göreceğine, eskiden beri ulema beyninde bir düstûr-u cifrî ve riyâzî ile karineler, belki hüccetler gösterilmiş iken, Kur’ânın âyetine veya sarahatine, değil incitmek, belki i’caz ve belâgatına hizmet ediyor.

Dinle
-