Îmanî ve İslâmî kitabları okuyup dinlemeye tedrisat süsü vermek kuvvetli bir icbarla üzerimize mekteb açmışsınız etiketini yapıştırmağa gayret etmek olduğunu, bizim ma’sûm, dindar, îman ve âhiretiyle meşgul olan gençler olduğumuzu herkesin bildiği gibi, sizce de ma’lûmdur.
Hem dâhi mütefekkir Üstadımız BEDİÜZZAMAN otuz seneden beri siyaseti terk etmiş, “EÛZÜBİLLAHİMİNEŞŞEYTANİ VESSİYASETİ” demiş ve talebelerine de: “Biz îmanın cereyanındayız, gayemiz RIZA-YI İLÂHÎYE’dir, siyasî cereyanlara girmeyiniz” diye ders verdiğinden hiç bir siyasî ve dünyevî süflî şeylerle alâkamız yoktur. Hem altı vilâyetin zabıtası, ÜSTADIMIZ BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ hakkında: “BEDİÜZZAMAN ve RİSÂLE-İ NUR talebeleri îmanla kafalara bir yasakçı bırakıp, emniyet ve asayişi muhafaza ediyorlar” diye rapor vermişler.
Muhterem hâkimler;
Bizim bütün okuyup yazdığımız ve dâima meşgul olacağımız RİSÂLE-İ NUR, bütün mahkemelerde beraet etmiş ve sırf İslâmiyet ve îman ve KUR’ÂN hakîkatlarından ibaret olduğu Güneş gibi tezâhür ederek kaziye-i muhkeme haline gelmiştir. Son Afyon Mahkemesinde; bütün kitab, risâle ve mektubları iade etmeğe ittifaken karar vermişlerdir.
RİSÂLE-İ NUR: Yüz otuz parça harikulâde risâlelerden müteşekkil bir şaheser külliyatı ve yirminci asrın fünun-u müsbetesiyle ûlum-u îmaniye ve hakâik-i Kur’ân’iyeyi mezc ve te’lif ederek, bu asra kadar hiç bir eserde görülmediği ehl-i ilim ve hakîkatça, filozof ve profesörlerce musaddak olan emsâlsiz bir husûsiyete mâlik eserlerinin neşriyatı: Anadolu, Arabistan, Mısır, Pakistan, Avrupa ve Amerika’ya kadar inkişaf etmiş. Müellifi büyük İslâm dâhîsi BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ RİSÂLE-İ NUR hakkında şöyle diyor: