Nur Çeşmesi | Nurçesmesi | 33
(6-173)

Eğer âhirete îman imdâdlarına yetişse, birden onlar nefes alırlar; sıkıntıları, me’yusiyetleri ve endişeleri ve intikam hiddetleri derece-i îmanına göre kısmen ve ba’zan tamamen zâil olur.

Hatta diyebilirim ki: Benim ve bir kısım kardeşlerimin bu sebebsiz hapsimizde ve dehşetli musîbetimizde, eğer îman-ı âhiret yardım etmese idi, bir gün dayanmak ölüm kadar te’sir edip bizi hayattan istifa etmeğe sevkedecekti. Fakat hadsiz şükür olsun, benim canım kadar sevdiğim pek çok kardeşlerimin bu musîbetten gelen elemlerini de çektiğim ve gözüm kadar sevdiğim binler Risâle-i Nur risâleleri ve benim yaldızlı ve süslü ve çok kıymetdar kitablarımın ziyâları ve ağlamalarından teessüflerini çektiğim ve eskiden beri az bir ihâneti ve tahakkümü kaldıramadığım halde, sizi kasemle te’min ederim ki: Îman-ı bil’âhiret nuru ve kuvveti bana öyle bir sabır ve tahammül ve teselli ve metanet, belki mücahidâne, kârlı bir imtihan dersinde daha büyük mükâfatı kazanmak için bir şevk verdi ki; ben bu risâlenin başında dediğim gibi, kendimi Medrese-i Yusufiye ünvanına lâyık bir güzel ve hayırlı medresede biliyorum. Arasıra gelen hastalıklar ve ihtiyarlıktan neş’et eden titizlikler olmasa idi, mükemmel ve rahat-ı kalb ile derslerime daha ziyâde çalışacaktım. Her ne ise.. bu makam münâsebetiyle saded hârici girdi, kusura bakılmasın.

Hem, her insanın küçük bir dünyası; belki küçük bir Cenneti dahi kendi hânesidir. Eğer îman-ı âhiret o hânenin saadetinde hükmetmezse, o aile efradı, herbiri şefkat ve muhabbet ve alâkadarlığı derecesinde elîm endişeler ve azablar çeker. O Cenneti, Cehenneme döner. Veyahut muvakkat eğlenceler ve sefâhetlerle aklını tenvim edip uyutur. Devekuşu gibi avcıyı görür, kaçamıyor, uçamıyor.

Ses Yok