Nur Çeşmesi | Nurçesmesi | 71
(6-173)

On Birinci Bürhan:

Gel ey arkadaş! Şimdi sana geçmiş olan on bürhan kuvvetinde kat’i bir bürhan daha göstereceğim. Gel, bir gemiye bineceğiz; (Hâşiye19) şu uzakta bir cezire var, oraya gideceğiz. Çünkü; bu tılsımlı âlemin anahtarları orada olacak. Hem herkes o cezireye bakıyor, oradan birşeyler bekliyor; oradan emir alıyorlar. İşte bak gidiyoruz. Şimdi şu cezireye çıktık. Bak pek büyük bir içtima var. Şu memleketin bütün büyükleri buraya toplanmış gibi, mühim ihtifal görünüyor. İyi dikkat et. Bu cem’iyyet-i azîmenin bir reisi var. Gel daha yakın gideceğiz. O reisi tanımalıyız.

İşte bak ne kadar parlak ve binden (Hâşiye-20) ziyâde nişanları var. Ne kadar kuvvetli söylüyor. Ne kadar tatlı bir sohbet ediyor. Şu on beş gün zarfında, bunların dediklerini ben bir parça öğrendim. Sen de benden öğren. Bak, o zât, şu memleketin mu’ciznümâ sultanından bahsediyor. O sultan-ı zîşan, beni sizlere gönderdi söylüyor. Bak, öyle hârikalar gösteriyor; şüphe bırakmıyor ki, bu zât o pâdişâhın bir me’mur-u mahsusudur. Sen dikkat et ki, bu zâtın söylediği sözü, değil yalnız şu ceziredeki mahlûklar dinliyorlar, belki hârikulâde sûretinde bütün memlekete işittiriyor. Çünkü, uzaktan uzağa herkes buradaki nutkunu işitmeye çalışıyor. Değil yalnız insanlar dinliyor, belki hayvanlar da; hatta bak, dağlar da onun getirdiği emirlerini dinliyorlar ki, yerlerinden kımıldanıyorlar. Şu ağaçlar, işâret ettiği yere gidiyorlar. Nerede istese su çıkarıyor.

-------------------------------------------------
(Hâşiye-19): Gemi, tarihe ve cezire ise, Asr-ı Saadet’e işârettir. Şu asrın zulümatlı sahilinde, mimsiz medeniyetin giydirdiği libastan soyunup, zamanın denizine girip, tarih ve siyer sefinesine binip, Asr-ı Saadet ceziresine ve Ceziretül Arab meydanına çıkıp, Fahr-i Âlem’i (A.S.M.) iş başında ziyaret etmekle biliriz ki, o zât o kadar parlak bir bürhan-ı tevhiddir ki, zemînin baştan başa yüzünü ve zamanın geçmiş ve gelecek iki yüzünü ışıklandırmış, küfür ve dalâlet zulümatını dağıtmıştır.
(Hâşiye-20): Bin nişan ise, ehl-i tahkik yanında bine baliğ olan mu’cizat-ı Ahmediyedir. (A.S.M.)

Ses Yok