Sözler | Onuncu Söz | 118
(48-119)
Zeylin Beşinci Parçası

Evet, Nass-ı Hadîs ile nev-i beşerin en mümtaz şahsiyetleri olan yüz yirmi dört bin Enbiyanın icmâ ve tevâtür ile, kısmen şuhuda ve kısmen hakkal-yakîne istinaden, müttefikan âhiretin vücûdundan ve insânların oraya sevk edileceğinden ve bu kâinat Hâlikının kat’î vaad ettiği âhireti getireceğinden haber verdikleri gibi; ve onların verdikleri haberi keşif ve şuhud ile ilmel-yakîn sûretinde tasdik eden yüz yirmi dört milyon Evliyânın o âhiretin vücûduna şehadetleriyle ve bu kâinatın Sâni-i Hakîminin bütün esmâsı bu dünyada gösterdikleri cilveleriyle bir âlem-i bekayı bilbedâhe iktiza ettiklerinden yine âhiretin vücûduna delâletiyle; ve her sene Baharda Ruy-i Zeminde ayakta duran had ve hesaba gelmez ölmüş ağaçların cenazelerini emr-i ile ihya emazhar eden ve haşir ve neşrin yüz binler nümûnesi olarak nebâtat tâifelerinden ve hayvanat milletlerinden üç yüz bin nev’leri haşir ve neşir eden hadsiz bir Kudret-i Ezeliyye ve hesapsız ve israfsız bir Hikmet-i Ebediyye ve rızka muhtaç bütün zîruhları kemâl-i şefkatle gayet hârika bir tarzda iâşe ettiren ve her baharda az bir zamanda had ve hesaba gelmez enva-ı zînet ve mehâsini gösteren bir Rahmet-i Bâkiyye ve bir İnayet-i Dâime; bilbedâhe âhiretin vücûdunu istilzam ile, ve şu kâinatın en mükemmel meyvesi ve Hâlik-ı kâinatın en sevdiği masnûu ve kâinatın mevcûdâtıyla en ziyâde alâkadar olan insândaki şedit, sarsılmaz, daimî olan “aşk-ı beka” ve “şevk-i ebediyyet” ve “âmâl-i sermediyyet” bilbedâhe işareti ve delâletiyle, bu âlem-i fâniden sonra bir âlem-i bâki ve bir dâr-ı âhiret ve bir dâr-ı saâdet bulunduğunu o derece kat’î bir sûrette isbat ederler ki:

Səs yoxdur