Sözler | OnYedinci Söz | 210
(202-229)

Onda dahi hayır görmediğim için ön tarafıma, ileriye nazarımı gönderdim. Gördüm ki: Kabir kapısı yolumun başında açık görünüp; onun arkasında ebede giden cadde, uzaktan uzağa nazara çarpıyor. (Hâşiye-7)

Hâşiye-7: Îman, o kabir kapısını, âlem-i nur kapısı ve o yol dahi, saadet-i ebediyye yolu olduğunu gösterdiğinden dertlerime hem derman, hem merhem olur.



İşte şu altı cihette ünsiyyet ve teselli değil, belki dehşet ve vahşet aldığım onlara mukabil benim elimde bir cüz’-i ihtiyârîden başka hiçbir şey yoktur ki, ona dayanıp onunla mukabele edeyim.(Hâşiye-8)

Hâşiye-8: Îman, o cüz’-i lâyetecezza hükmündeki cüz’-i ihtiyârî yerine, gayr-ı mütenahî bir kudrete istinad etmek için bir vesika verir; ve belki îman bir vesikadır.



Halbuki o cüz’-i ihtiyârî denilen silâh-ı insânî hem âciz, hem kısadır. Hem ayarı noksandır. İcad edemez, kesbden başka hiçbir şey elinden gelmez. (Hâşiye-9)

Hâşiye-9: Îman, o cüz’-i ihtiyârîyi, Allah nâmına istimal ettirip, her şey’e karşı kâfi getirir. Bir askerin cüz’î kuvvetini devlet hesabına istimal ettiği vakit, binler kuvvetinden fazla işler görmesi gibi.



Ne geçmiş zamânâ hulûl edebilir, ne de gelecek zamânâ nüfuz edebilir. Mâzi ve müstakbele ait emellerime ve elemlerime faidesi yoktur. (Hâşiye-10)

Hâşiye-10: Îman, dizginini cism-i hayvanînin elinden alıp kalbe, ruha teslim ettiği için; mâziye nüfuz ve müstakbele hulûl edebilir. Çünki kalb ve ruhun daire-i hayatı geniştir.



O cüz’-i ihtiyârînin meydan-ı cevelânı, kısacık şu zaman-ı hâzır ve bir ân-ı seyyaldir.

Səs yoxdur