Soldan dahi hayır görünmediği için, hâzır güne baktım. Gördüm ki: Şu gün, güya bir tabuttur. Hareket-i mezbuhanede olan cismimin cenazesini taşıyor.(Hâşiye-3)
Hâşiye-3: Îman, o tabutu, bir ticaretgâh ve şaşaalı bir misafirhane gösterir.
İşbu cihetten dahi deva bulamadım. Sonra başımı kaldırıp, şecere-i ömrümün başına baktım. Gördüm ki: O ağacın tek meyvesi, benim cenazemdir ki, o ağacın üstünde duruyor, bana bakıyor.(Hâşiye-4)
Hâşiye-4: Îman, o ağacın meyvesini cenaze değil, belki ebedî hayata mazhar ve ebedî saadete namzed olan ruhumun eskimiş yuvasından yıldızlarda gezmek için çıktığını gösterir.
O cihetten dahi me’yus olup başımı aşağıya eğdim. Baktım ki: Aşağıda ayak altında kemiklerimin toprağı ile mebde’-i hilkatimin toprağı birbirine karışmış gördüm. Derman değil, derdime dert kattı.(Hâşiye-5)
Hâşiye-5: Îman, o toprağı rahmet kapısı ve Cennet salonunun perdesi olduğunu gösterir.
Ondan dahi nazarı çevirip arkama baktım. Gördüm ki: Esassız, fâni bir dünya, hiçlik derelerinde ve adem zulümatında yuvarlanıp gidiyor. Der-dime merhem değil, belki vahşet ve dehşet zehirini ilâve etti.(Hâşiye-6)
Hâşiye-6: Îman o zulümatta yuvarlanan dünyayı, vazifesi bitmiş, manâsını ifade etmiş, neticelerini kendine bedel vücûdda bırakmış Mektûbat-ı Samedâ-niyye ve sahâif-i nukuş-u Sübhâniyye olduğunu gösterir.