Sözler | YirmiBeşinci Söz | 445
(365-462)
BİRİNCİ ZEYL

(Makam itibariyle Yirmibeşinci Söz’e ilhak edilen zeyillerden,
Yedinci Şuâ’’nın Birinci Makamının Onyedinci Mertebesidir.)

Bu dünyada hayatın gayesi ve hayatın hayatı îmân olduğunu bilen bu yorulmaz ve tok olmaz dünya seyyahı ve kâinattan rabbini soran yolcu, kendi kalbine dedi ki: “Aradığımız zâtın sözü ve kelâmı denilen bu dünyada en meşhur ve en parlak ve en hâkim ve ona teslim olmayan herkese, her asırda meydan okuyan Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyân namındaki kitaba müracaat edip, o ne diyor, bilelim. Fakat en evvel, bu kitab bizim hâlıkımızın kitabı olduğunu isbat etmek lâzımdır, diye taharriye başladı: Bu seyyah bu zamanda bulunduğu münasebetiyle en evvel mânevî i’câz-ı Kur’aninin lem’aları olan Risale-i Nur’a baktı ve onun yüzotuz risaleleri, âyât-ı Furkaniyyenin nükteleri ve ışıkları ve esaslı tefsirleri olduğunu gördü. Ve Risale-i Nur, bu kadar muannid ve mülhid bir asırda her tarafa hakaik-i Kur’aniyyeyi mücahidane neşrettiği halde, karşısına kimse çıkamadığından isbat eder ki; onun üstadı ve menbaı ve mercii ve güneşi olan Kur’an; semâvîdir, beşer kelâmı değildir. Hattâ Risale-i Nur’un yüzer hüccetlerinden birtek hüccet-i Kur’aniyyesi olan Yirmibeşinci Söz ile Ondokuzuncu Mektub’un âhiri, Kur’anın kırk vecihle mu’cize olduğunu öyle isbat etmiş ki; kim görmüşse değil tenkid ve itiraz etmek, belki isbatlarına hayran olmuş, takdir ederek çok sena etmiş... Kur’anın vech-i i’câzını ve hak Kelâmullah olduğunu isbat etmek cihetini Risale-i Nur’a havale ederek yalnız bir kısa işaretle büyüklüğünü gösteren birkaç noktaya dikkat etti.

Birinci Nokta: Nasılki Kur’an bütün mu’cizâtıyla ve hakkaniyetine delil olan bütün hakaikıyla, Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ın bir mu’cizesidir. Öyle de Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm da, bütün mu’cizâtıyla ve delâil-i nübüvvetiyle ve kemâlât-ı ilmiyyesiyle Kur’anın bir mu’cizesidir ve Kur’an kelâmullah olduğuna bir hüccet-i katıasıdır.

Səs yoxdur