Sözler | YirmiBeşinci Söz | 454
(365-462)

Değil yalnız ekmek gibi her gün, belki hava ve ziyâ gibi her dakika ona ihtiyâc ve iştiyak vardır. Hem meselâ: Sûre-i ’de sekiz defa tekrar edilen şu



âyeti, o sûrede hikâye edilen peygamberlerin necatlarını ve kavimlerinin azablarını, kâinatın netice-i hilkati hesabına ve Rubûbiyyet-i âmmenin nâmına o binler hakîkat kuvvetinde olan âyeti tekrar ederek, izzet-i Rabbâniyye o zalim kavimlerin azabını ve Rahîmiyyet-i İlâhiyye dahi enbiyanın necatlarını iktiza ettiğini ders vermek için binler defa tekrar olsa yine ihtiyâc ve iştiyak var ve îcazlı ve i’câzlı bir ulvî belâgattır.

Hem meselâ: Sûre-i Rahmân’da tekrar edilen:



âyeti ile Sûre-i Mürselât’ta:



âyeti, cin ve nev’-i beşere, kâinatı kızdıran ve arz ve semâvatı hiddete getiren ve hilkat-i âlemin neticelerini bozan ve haşmet-i saltanat-ı İlâhiyyeye karşı inkâr ve istihfafla mukabele eden küfür ve küfranlarını ve zulümlerini ve bütün mahlûkatın hukuklarına tecavüzlerini asırlara ve arza ve semâvata tehdidkârane haykıran bu iki âyet, böyle binler hakîkatlarla alâkadar ve binler mes’ele kuvvetinde olan bir ders-i umumîde binler defa tekrar edilse yine lüzum var ve celâlli bir îcaz ve cemâlli bir i’câz-ı belâgattır.

Hem meselâ: Kur’anın hakikî ve tam bir nevi münacatı ve Kur’andan çıkan bir çeşit hülâsası olan Cevşen-ül Kebir namındaki münacat-ı Peygamberîde (A.S.M.) yüz defa



cümlesinin tekrarında tevhid gibi kâinatça en büyük hakîkat ve mahlûkatın Rubûbiyyete karşı tesbih ve tahmid ve takdis gibi üç muazzam vazifesinden en ehemmiyetli bir vazifesi ve şekavet-i ebediyyeden kurtulmak gibi nev’-i insânın en dehşetli mes’elesi ve ubûdiyet ve acz-i beşerin en lüzumlu neticesi bulunması cihetiyle binler defa tekrar edilse yine azdır.

İşte tekrarat-ı Kur’aniyye bu gibi esaslara bakıyor. Hattâ bâzan bir sahifede iktiza-yı makam ve ihtiyâc-ı ifham ve belâgat-ı beyân cihetiyle yirmi defa sarihan ve zımnen tevhid hakîkatını ifade eder. Değil usanç, belki kuvvet ve şevk verir.

Səs yoxdur