Ve başta nev’i insan olarak bütün zîyahatlar ve bütün eşya, fenâya düşmek ve ademe sukut etmek ve hiçlikte mahv olmak; ve başta nev’i beşer olarak zîhayatlar idam edilmek için yaradılmamışlar. Belki bekaya terakki ile ve devama tasaffi ile ve sermedî vazifeye istidadiyle girmek için halk olunduklarını gayet kuvvetli isbat eder.
Evet, her baharda müşahede ediyoruz ki: Güz mevsimi kıyametinde vefat eden hadsiz nebatat, bahar haşrinde herbir ağaç, herbir kök, herbir çekirdek, herbir tohum
âyetini okuyup bir mânasını, bir ferdini kendi diliyle, geçmiş senelerde gördüğü vazifenin misâlleriyle tefsir ederek o azametli hafîziyyete şehadet eder.
âyetindeki dört muazzam hakikatleri her şeyde gösterip hafîziyyeti âzami derecede, ve haşri bahar kolaylığında ve kat’iyetinde bizlere ders verir. Evet, bu dört ismin cilveleri en cüz’îden en külliye kadar cereyan ederler.
Meselâ: Nasılki, bu ağacın menşei olan bir çekirdek