Meyve Risalesi | Onuncu Mesele | 108
(101-129)

Sûre-i Mürselât’ta:

âyeti, cin ve nev-i beşere, kâinatı kızdıran ve arz ve semâvâtı hiddete getiren ve hilkat-i âlemin neticelerini bozan ve haşmet-i sal-tanat-ı İlâhiyyeye karşı inkâr ve istihfafla mukabele eden, küfür ve küfranlarını ve zulümlerini ve bütün mahlûkatın hukuklarına tecavüzlerini asırlara ve arza ve semâvâta tehditkârane haykıran bu iki âyet, böyle binler hakikatlarla alâkadar ve binler mes’ele kuvvetinde olan bir ders-i umumîde binler def’a tekrar edilse yine lüzum var ve celâlli bir icâz ve cemalli bir î’caz-ı belâğattır.

Hem meselâ: Kur’an’ın hakikî ve tam bir nevi münâcâtı ve Kur’an’dan çıkan bir çeşit hülâsası olan CevşenülKebir namındaki münâcât-ı Peygamberîde (A.S.M.) yüz def’a:

cümlesinin tekrarında tevhid gibi kâinatça en büyük hakikat; ve mahlûkatın Rubûbiyyete karşı tesbih ve tahmid ve takdis gibi üç muazzam vazifesinden en ehemmiyetli bir vazifesi; şekâvet-i ebediyyeden kurtulmak gibi nev’-i insanın en dehşetli mes’elesi ve ubûdiyyet; ve acz-i beşerin en lüzumlu neticesi bulunması cihetiyle binler defa tekrar edilse yine azdır.

Ses Yok