herkesten ziyade âlem-i İslâm’a can feda eder derecesinde acıyarak kendine fenalık etmek isteyenlere Kur’an’ın hakikatiyle ve Risale-i Nur’un hüccetleriyle, Nur talebelerinin sadâkatleriyle hayırlı duâlar ve iyilik etmek ile karşılayan; ve yazdığı mühim eserlerinden Âyetü’l Kübrâ’nın tab’ıyla, kendi zâtına ve talebelerine gelen musibette hapishanelere düşen; ve o zindanları, Kur’an’ın irşâdiyle ve Risale-i Nur’un dersiyle ve şâkirdlerin iştiyâki ile bir medrese-i Yûsufiyeye çeviren; ve bir dershane yapan; ve içimizde bulunan cahil olanların hepsini, Kur’an’ı o dershanede hatmettirerek çıkaran; ve o musibette, Kur’an’ın kuvve-i kudsiyesiyle ve Risale-i Nur’un tesellisiyle ve kardeşlerin tahammülleriyle ihtiyar ve zaif olduğu halde bütün ağırlıklarımızı ve yüklerimizi üzerine alan; ve yazdığı Meyve ve Müdafaanâme Risaleleriyle Kur’an-ı Mu’cizü’lBeyan’ın i’câziyle ve Risale-i Nur’un kuvvetli bürhanlariyle ve şâkirdlerin ihlâsı ile, izn-i İlâhî ile üzerinden kapılarını açtırıp bereat kazandıran; ve o günde bize ve âlem-i İslâm’a bayram yaptıran; ve hakikaten Risale-i Nurları "Nurun âlâ nûr" olduğunu isbat ederek, kıyâmete kadar serbest okunup ve yazılmasına hak kazandıran;