ondan çıkan Risale-i Nur’un en muannid düşmanlarını mağlub eden hüccetleriyle; ve Nur Şâkirdlerinin, çok emârelerin ve tecrübelerin ve kanaatlarının teslimi ile o korkunç, karanlık, soğuk ve dar kabri, ehl-i îman için Cennet çukurundan bir çukur ve Cennet bahçesinin bir kapısı olduğunu isbat eden; ve kâfir ve münâfık zındıklar için, Cehennem çukurundan, yılan ve akreplerle dolu bir çukur olduğunu isbat eden; ve oraya gelecek olan MünkerNekir isminde melâikeleri ehl-i hak ve hakikat yolunda gidenler için, birer mûnis arkadaş yapan; ve Risale-i Nur’un Şâkirdlerini talebe-i ulûm sınıfına dahil edip MünkerNekir suallerine Risale-i Nur ile cevap verdiklerini merhum kahraman şehid Hâfız Ali’nin vefatıyla keşfeden; ve hayatta bulunanlarımızın da yine Risale-i Nur ile cevap vermemizi rahmet-i İlâhiyyeden dua ve niyâz eden; ve Hazret-i Kur’anı, Kur’an-ı Azîmüşşân’ın kırk tabakadan her tabakaya göre bir nev’i i’câz-ı mânevîsini göstermesiyle.. ve umum kâinata bakan kelâm-ı ezelî olmasıyla ve tefsiri olan Risale-i Nur’un Mu’cizat-ı Kur’aniye ve Rumûzât-ı Semâniye Risaleleriyle ve Risale-i Nur gül fabrikasının serkâtibi gibi kahraman kardeşlerin ve şâkirdlerin fevkalâde gayretleriyle, Asr-ı Saadetten beri böyle hârika bir sûrette mu’cizeli olarak yazılmasına hiç kimse kadir olmadığı halde