Meyve Risalesi | Onbirinci Mesele | 167
(130-169)

ve Kur’an-ı Azimüşşân’ın, Resül-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın rahmeten lil’âlemîn olduğunu kâinatta ilan etmesiyle.. ve Nur’un baştan nihayete kadar O’nun rahmeten lil’âlemîn olduğunu bürhanlarla isbat etmesiyle ve O Resûlün ef’al ve ahvali, kâinatta nümûne-i iktida olacak en sağlam, en güzel rehber olduğunu, hatta körlere de göstermesiyle; ve Anadolu ve hususi memleketlerde Nur’un intişarı zamanında belaların ref’i ve susturulmasıyla, musibetlerin gelmesi şehadetiyle; Ve Nur Şakirdlerinin gayet ağır müşkilatlar içinde, kemâl-i metanetle hizmet ve irtibatlariyle o Zâtın (A.S.M) Sünnet-i Seniyyesine ittiba etmek ne kadar kârlı olduğunu; ve bir Sünnete bu zamanda ittiba’da yüz şehidin ecrini kazandığını bildiren; ve sadaka, kaza ve belâyı nasıl def’ ediyorsa Risale-i Nur’un da Anadoluya gelecek kazayı, belâyı, yirmi senedir def’ettiğini aynelyakîn isbat eden üs-tâd-ı ekremimiz efendimiz hazretleri! Şimdi şu Risale-i Nur’un bereati, başta siz sevgili Üstadımızı, sonra biz âciz kusurlu talebelerinizi, sonra âlem-i İslâmı sürura sevkederek, ikinci büyük bir bayram yaptırdığından siz mübarek Üstadımızın bu büyük bayram-ı şerifinizi tebrik ile;

Ses Yok