îman-ı âhiret onlara öyle bir teselli ve inşirah verir ki; her birinin yüz ihtiyarlık birden başlarına toplansa onları me’yus etmez.
Nev’-i insanın üçten birisini teşkil eden gençler, −Hevesâtları galeyanda, hissiyata mağlub, cür’etkâr akıllarını her vakit başına almayan o gençler− âhiret îmanını kaybetseler ve Cehennem azabını tahattur etmezlerse, hayat-ı içtimâîyede ehl-i nâmûsun malı ve ırzı ve zaîf ve ihtiyarların rahatı ve haysiyeti tehlikede kalır. Ba’zı bir dakika lezzeti için bir mes’ud hânenin saadetini mahveder ve bu gibi hapiste dörtbeş sene azab çeker, canavar bir hayvan hükmüne geçer.
Eğer îman-ı âhiret onun imdâdına gelse, çabuk aklını başına alır. “Gerçi hükümet hafiyeleri beni görmüyorlar ve ben onlardan saklanabilirim. Fakat, Cehennem gibi bir zindanı bulunan bir Pâdişâh-ı Zülcelâl’in melâikeleri beni görüyorlar ve fenâlıklarımı kaydediyorlar. Ben başıboş değilim ve vazifedar bir yolcuyum. Ben de onlar gibi ihtiyar ve zaîf olacağım.” diye birden, zulmen tecâvüz etmek istediği adamlara karşı bir şefkat, bir hürmet hissetmeye başlar. Bu ma’nanın dahi Risâle-i Nur’da bürhanlariyle îzahına iktifâen kısa kesiyoruz.Hem nev’-i beşerin ehemmiyetli bir kısmı, hastalar ve mazlumlar ve bizim gibi musîbetzedeler ve fakirler ve ağır ceza alan mahpuslar; eğer îman-ı âhiret onların imdâdına yetişmezse, her vakit hastalığın ihtariyle gözü önüne gelen ölüm ve intikamını alamadığı ve nâmûsunu elinden kurtaramadığı zalimin mağrûrâne ihâneti ve büyük musîbetlerde boşuboşuna malını, evlâdını kaybetmekle gelen elîm me’yusiyeti ve biriki dakika veya biriki saat keyif yüzünden beşon sene böyle bir hapis azabını çekmekten gelen kederli sıkıntı, elbette o biçârelere dünyayı zindan ve hayatı bir işkenceli azaba çevirir. Eğer âhirete îman imdâdlarına yetişse, birden onlar nefes alırlar; sıkıntıları, me’yusiyetleri ve endişeleri ve intikam hiddetleri derece-i îmanına göre kısmen ve ba’zan tamamen zâil olur.
Hatta diyebilirim ki: Benim ve bir kısım kardeşlerimin bu sebebsiz hapsimizde ve dehşetli musîbetimizde, eğer îman-ı âhiret yardım etmese idi, bir gün dayanmak ölüm kadar te’sir edip bizi hayattan istifa etmeğe sevkedecekti. Fakat hadsiz şükür olsun, benim canım kadar sevdiğim pek çok kardeşlerimin bu musîbetten gelen elemlerini de çektiğim ve gözüm kadar sevdiğim binler Risâle-i Nur risâleleri ve benim yaldızlı ve süslü ve çok kıymetdar kitablarımın ziya’ları