Çok sevgili üstadım efendim!
Cenâb-ı Hakk’a hadsiz şükürler olsun, iki aylık iftirak üzüntülerini ve muhaberesizlik ızdırablarını hafifleştiren ve kalblerimize taze hayat bahşeden ve ruhlarımıza yeni, safi bir nesim ihda eden Kur’ân’ın celâlli ve izzetli, rahmetli ve şefkatli âyetlerindeki tekraratın mehâsinini ta’dad eden, hikmet-i tekrarının lüzum ve ehemmiyetini îzah eden ve Risâle-i Nur’un bir hârika müdafaası olan “Denizli Meyvesinin Onuncu Mes’elesi” nâmını alan “Emirdağı Çiçeği”ni aldık. Elhak takdir ve tahsine çok lâyık olan bu çiçeği kokladıkça ruhumuzdaki iştiyak yükseldi. Dokuz aylık hapis sıkıntısına mukâbil, Meyve’nin Dokuz Mes’elesi nasıl beraatimize büyük bir vesîle olmakla güzelliğini göstermiş ise, Onuncu Mes’elesi olan çiçeği de Kur’ân’ın îcazlı i’câzındaki hârikaları göstermekle o nisbette güzelliğini göstermektedir.
Evet sevgili üstadım, gülün çiçeğindeki fevkalâde letâfet ve güzellik, ağacındaki dikenleri nazara hiç göstermediği gibi; bu nurânî çiçek de bize dokuz aylık hapis sıkıntısını unutturacak bir şekilde o sıkıntılarımızı da hiçe indirmiştir. Mütâla’asına doyulmayacak şekilde kaleme alınan ve akılları hayrete sevkeden bu nurânî çiçek, muhtevi olduğu çok güzelliklerinden bilhassa Kur’ân’ın tercümesi sûretiyle nazar-ı beşerde âdileştirilmek ihânetine mukâbil, o tekraratın kıymetini tam göstermekle Kur’ân’ın cihandeğer ulviyetini meydana koymuştur.
Sâliklerinin her asırda fevkalâde bir metânetle sarılmaları ile ve emir ve nehyine tamamen inkıyad etmeleriyle, güya yeni nâzil olmuş gibi tazeliği isbat edilmiş olan Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyân’ın, bütün asırlarda, zâlimlerine karşı şiddetli ve dehşetli ve tekrarlı tehdidleri ve mazlumlarına karşı şefkatli ve rahmetli mükerrer taltifleri, hususuyla bu asrımıza bakan tehdidatı içinde zâlimlerine misli görülmemiş bir hâlette,