Tarihçe-i Hayat | GİRİŞ | 24
(21-29)

Evet O, “Bir kimsenin îmanını kurtarırsam; o zaman, bana cehennem dahi gül - gülistan olur.” demektedir. Nefsindeki enâniyet ve gurur putunu kırmakla kalmamış; âlemdeki tabiatperestlerin putlarını dahi tarü mar etmek gibi bir vazîfe gördüğü dost ve düşman, herkesin ma’lûmu olmuştur.

İşte Bediüzzaman hakkında takdir ve tebriki ifade eden bütün yazılar bu ma’na içindir.

Ba’zı gazetelerin zaman zaman yaptıkları neşriyattan anlaşılıyor ki: Din ve İslâmiyet düşmanları, ekseriya perde ardından bahaneler îcad ederek dîne saldırmaktadırlar. Doğrudan doğruya dînin ve İslâmiyetin aleyhinde bulunmuyorlar; dîne hizmet eden, bu uğurda türlü fedakârlıklara katlananları nazar-ı âmmede kötülemek, halkın sevgisini çürütmek için hücuma geçiyorlar; ta ki dîne hizmet edenleri âtıl vaziyete getirip, dîni inkişafa mâni olsunlar. Îmansızlığın, ahlâksızlığın revaç bulmasını te’min etsinler. Demokrasi devrinde ve dîn hürriyetine müsaade edildiği bu zamanda böyle olursa; “Dîn zehirdir” diye millet kürsüsünden ilânat yapıldığı bir devirde dindarlara, husûsen İslâmî gelişme ve inkişafa hizmet edenlere nasıl davranıldığı kolayca anlaşılır...

Devr-i sabıkda, Üstad ve Nur talebelerini mahkemeye sevkedenler arasında öyleleri çıkmış ki; kanun perdesi altında menfi ideolojilerine, şahsî kin ve ihtiraslarına göre hareket etmişler. Vazîfelerinin îcabını yapmaları lâzımgelirken; sanki vatan ve millet hainlerini yakalamış gibi çeşitli hakaret ve iftiralarla Bediüzzaman ve talebelerine hücum etmişler; mahkeme beraet vermişken, kanunu tatbik etmekle mükellef ba’zıları, Said Nursî için yakında idam edileceği şayiasını etrafa yaymaktan sıkılmamışlardır. Biz, bu yazılarla onlar aleyhinde konuşmak değil, bir hakîkatı beyân etmek istiyoruz. Belki onlardan birçoğu, bu hareketinde mazurdur, mecbûren yapmıştır. Her ne olursa olsun bu muameleler isbat ediyor ki; Bediüzzamanın muhakeme olunduğu, mahkemeye sevkedildiği tarihlerde gizli dinsizler, ifsad komiteleri faaliyette idiler. Mahkeme eliyle mahkûm edemedikleri ve dâvasına mâni olamadıkları Said Nursî’ye, insafsızca iftiralarda, yalan propagandalarda bulunacaktılar ve bulundular. Bu elim vaziyeti gören her insaf sahibi, Onun müstakim bir din adamı, hakîkat adamı olduğunu söylemekten çekinmemiştir.

Dinle
-