Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım - İlk Hayatı | 31
(30-149)

Bu dört talebe birleşip, kendisini dâima tâciz ettiklerinden bir gün Şeyh Seyyid Nur Muhammed Hazretlerinin huzuruna çıkıp, izhâr-ı acz ile arkadaşlarını şikâyet etmiyerek şöyle dedi:

− Şeyh efendi, bunlara söyleyiniz, benimle döğüştükleri vakit, dördü birden olmasınlar, ikişer ikişer gelsinler.

Seyyid Nur Muhammed, küçük Said’in bu mertliğinden hoşlanarak:

− Sen benim talebemsin, kimse sana ilişemez! buyurdu.

Bu hâdiseden sonra “Şeyh Talebesi” diye yâdedildi. Burada bir müddet kaldıktan sonra, biraderi Molla Abdullah ile beraber Nurşîn köyüne geldiler. Yaz olması dolayısiyle, ahali ve talebelerle birlikte Şeyhan yaylâsına gittiler. Orada, biraderi Molla Abdullah ile bir gün döğüşmüş. Tâğî Medresesi Müderrisi Mehmed Emin Efendi, küçük Said’e:

− Ne için kardeşinin emrinden çıkıyorsun? diye işe karışmış.

Bulundukları medrese, meşhur Şeyh Abdurrahman Hazretlerinin olması dolayısiyle, hocasına şu yolda cevap verir:

− Efendim, şu tekyede bulunmak hasebiyle, siz de benim gibi talebesiniz. Şu halde burada hocalık hakkınız yoktur! diyerek, gündüz vakti bile herkesin güçlükle geçebileceği cesim bir ormandan geceleyin geçerek Nurşîn’e gelir.

Şarkî Anadolu’da medrese teşkilâtındaki husûsiyetlerden birisi şudur ki: İcâzet almış bir âlim, istediği köyde hasbetenlillâh bir medrese açar; medrese talebelerinin ihtiyacı, iktidarı olursa medrese sahibi tarafından, iktidarı yoksa halk tarafından te’min edilir; hoca meccanen ders verir, talebelerin iaşe ve levazımatını da halk deruhte ederdi. Bunların içinde yalnız Molla Said, hiçbir sûretle zekât almıyordu. Zekât ve başkasının eser-i minneti olan bir parayı katiyen kabul etmiyordu. (Hâşiye)


Hâşiye: Zekât ve sadaka ve mukâbilsiz hiç bir şey almadığının sebeb ve hikmeti, Risâle-i Nurdan İkinci Mektub ve sâir risâlelerde beyân edilmiştir. Evet, Molla Saidin istikbalde Risâle-i Nurla göreceği hizmet-i îmaniyeyi kemâl-i ihlâsla ifası ve bu hizmetin meydana gelebilmesi için “Uhrevî hizmetin mukâbilinde hiç birşey taleb etmemek” olan kudsî düstûrun icmâlî bir fihristesi, daha küçük yaşında iken rahmet-i İlâhîyye tarafından ruhunda yerleştirilmişti.

Dinle
-