Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım - İlk Hayatı | 36
(30-149)

Molla Abdullah’ın yanında bir müddet kaldıktan sonra Siirt’e gelir. Orada bulunan Molla Fethullah Efendinin medresesine gider. Molla Fethullah, Molla Said’e:

− Geçen sene “Süyûtî” okuyordunuz, bu sene Molla Câmi’yi mi okuyorsunuz?

Bediüzzaman:

− Evet “Câmi”yi bitirdim.

Molla Fethullah hangi kitabı sordu ise, “bitirdim” cevabını alınca, tahayyürde kaldı. Bu kadar kitabı bitirdiğini, hem de az zamanda bitirdiğini aklına sığıştıramadı, taaccüb etti ve dedi:

− Geçen sene deli idin, bu senede mi delisin?

Bediüzzaman:

− İnsan başkasına karşı kesr-i nefs için hakîkatı ketmedebilir. Fakat babadan daha muhterem olan üstadına karşı hakîkat-ı mahzdan başka bir şey söyleyemez. Emrederseniz, söylediğim kitablardan beni imtihan ediniz der.

Molla Fethullah hangi kitabdan sordu ise, cevabını güzelce verir.

Bunun üzerine bu muhavereyi dinliyen ve bir sene evvel Said’in hocasının hocası bulunan Molla Ali-i Suran nâmındaki zat, kendilerinden ders almaya başladı.

Molla Fethullah:

− Pek âlâ, zekâda harikasınız, fakat hıfzınız nasıldır? Makâmât-ı Harîriyeden birkaç satırını iki def’a okumakla hıfzedebilir misiniz? diyerek kitabı uzatır.

Molla Said alarak, bir yaprağını bir def’a okumakla hıfzetti ve okudu.

Molla Fethullah:

− Zekâ ile hıfzın ifrat derecede bir kimsede tecemmuu nâdirdir, diyerek hayrette kaldı.

Bediüzzaman orada iken, Cem’ül-Cevâmi’ kitabını, günde bir iki saat iştigal etmek üzere bir haftada hıfzetti. Bunun üzerine Molla Fethullah şu kelâmı söyliyerek kitabın üzerine yazdı:

Dinle
-