Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım - İlk Hayatı | 68
(30-149)

Umum mü’min ve fedakâr askerlerin mesleğine girenler, neferden seraskere kadar dahildir. Zîra; ittihat, uhuvvet, itaat, muhabbet ve İ’lâ-yı Kelimetullah, dünyanın en mukaddes cem’iyyetinin maksadıdır. Umum mü’min askerler, tamamiyle bu maksada mazhardırlar. Askerler merkezdir; millet ve cem’iyyet, onlara intisab etmek lâzımdır. Sâir cem’iyyetler, milleti, asker gibi mazhâr-ı muhabbet ve uhuvvet etmek içindir. Amma ittihâd-ı Muhammedî (A.S.M.) ki; umum mü’minlere şâmildir, cem’iyyet ve fırka değildir. Merkezi ve saff-ı evveli; gaziler, şehitler, âlimler, mürşitler teşkil ediyor. Hiçbir mü’min ve fedakâr asker (zâbit olsun, nefer olsun) hariç değil ki; tâ intisâba lüzum kalsın. Lâkin ba’zı cem’iyyet-i hayriye, kendine İttihad-ı Muhammedî diyebilir, buna karışmam.

Ben ki âdi bir talebeyim. Böyle büyük ulemânın vazifelerini gasbettim. Demek cinâyet ettim.(!)

DOKUZUNCU CİNAYET: Martın otuz birinci günündeki dehşetli hareketi iki üç dakika uzaktan temaşa ettim. Müteaddit metâlibi işittim. Fakat, yedi renk süratle çevrilse, yalnız beyaz göründüğü gibi, o ayrı ayrı matlablardaki fesâdâtı binden bire indiren ve avâmı anarşilikten kurtaran ve efrâd elinde kalan umum siyaseti, mu’cize gibi muhafaza eden “Lâfz-ı Şeriât” yalnız göründü. Anladım: İş fena, itaat muhtel, nasihat te’sirsizdir. Yoksa, her vakit gibi, yine o ateşin söndürülmesine teşebbüs edecektim. Fakat avâm çok, bizim hemşehriler gafil ve safdil. Ben de şöhret-i kâzibe ile görünüyorum. Üç dakikadan sonra çekildim, Bakırköyü’ne gittim; tâ beni tanıyanlar karışmasınlar, rastgelenlere de karışmamak tavsiye ettim. Eğer zerre miktar dahlim olsaydı, zaten elbisem beni ilân ediyor, istemediğim bir şöhret de beni herkese gösteriyordu, bu işde pek büyük görünecektim. Belki Ayastafanos’a kadar, tek başıma olsun, Hareket Ordusuna mukabele ederek isbat-ı vücûd edecektim; merdâne ölecektim. O vakit dahlim bedihî olurdu; tahkike lüzum kalmazdı.

İkinci günde bir ukde-i hayatımız olan itaat-i askeriyeden suâl ettim; dediler ki:

— Askerlerin zâbitleri, asker kıyafetine girmiş, itaat çok bozulmamış.

Dinle
-