Ve hem Risâle-i Nur, Kur’ânın elmas bir kılıncıdır ki, zaman ve zemin ve fiiliyat bunu kat’iyyetle isbat etmiş ve gözlere göstermiştir. İşte öyle elîm ve fecî ve dehşetli bir devri ihdas eden dinsizlerin icraatı olan pek ağır şartlar dahilinde Bediüzzamanın inayet-i Hakla te’life muvaffak olduğu Risâle-i Nur eserleri, dinsizliğin istilâsına karşı, yıkılması gayr-ı kabil olan muazzam ve muhteşem bir sed teşkil etmiştir. Risâle-i Nur; maddiyunluk, tabiiyyunluk gibi dine muarız felsefenin muhal, bâtıl ve mümtenî olduğunu; cerhedilmez bürhanlarla, aklî, mantıkî delillerle isbat ederek en dinsiz feylesofları dahi ilzam etmiştir. Küfr-ü mutlakı mağlûbiyete düçar etmiş, dinsizliğin istilâsını durdurmuştur.
Evet; Bediüzzamana yapılan o tarihî zulüm ve işkence ve ihanetler altında feveran edip parlayan Risâle-i Nur, bu zamanda ve istikbalde bir seyf-ül-İslâmdır. Risâle-i Nur; ruhların sevgilisi, kalblerin mahbubu, âşıkların mâşuku, canların cânânı olmuş icabında bu cânan için canlar feda edilmiştir. Risâle-i Nur; beşerin sertacı ve halaskârı mevki-i muallâsında hizmet yapmış ve yapmaktadır. Risâle-i Nur, Kur’ânın son asırlarda beklenen bir mu’cize-i ma’nevîsi olarak tulû etmiş ve başda müellifi Bediüzzaman Said Nursî olarak milyonlarla talebeleri ve kardeşleri, bu hakîkat-ı Kur’âniye etrafında pervaneler gibi dönerek onun nuriyle nurlanmışlar, ondaki Kur’ân ve îman hakîkatlarını massetmişler (emmişler), îmanlarını kuvvetlendirmişler ve bu hakîkat-ı kübrayı bütün dünyaya ilân etmek ve ölünceye kadar onu okumak ve ona hizmet etmek gayesini azmetmişlerdir.
Evet; Türk Milletini ve bu vatan ahalisini ve Âlem-i İslâmı ebede kadar şerefle yaşatacak ve mâzide olduğu gibi istikbalde de, tarihin altın sahifelerine, Kur’ân ve İslâmiyet hizmetinde Âlem-i İslâmın pişdarı ve namdar kumandanı olarak kaydettirecek medâr-ı iftiharı Risâle-i Nurdur. Büyük bir vüs’at ve külliyeti taşıyan ve Anadoluda ve İslâm Âleminde zuhur edip her tarafda hüsn-ü kabule ve te’sire mazhariyetle gittikçe inkişaf ve intişar eden bu eser; Kur’ânın malıdır, Âlem-i İslâmın ve ehl-i îmanın malıdır ve bu vatan ahalisinin İslâmî bir medâr-ı iftiharıdır. Bu memleketde hükmeden bir hükümetin nokta-i istinâdı, hem aynı zamanda bütün dünyaya duyuracağı muazzam hakîkatlar manzumesidir ki, inşâallah bir zaman gelip radyo ile bütün âlemlere ders verilecek ve ilân edilecektir.